Yuhanna 10

10
Yuhanna Bölüm 10

 

İ. İsa, Koyunların Kapısı (10:1-10)

10:1   Bu ayetler 9. bölümün son kısmıyla yakından bağlantılıdır. Orada Rab İsa, İsrail halkının üzerinde hak sahibi çobanlar olduklarını iddia eden Ferisilerle konuşmuştu. Rab İsa burada özellikle onlara işaret etti. Söylemek üzere olduğu şeyin ciddiyeti “Size doğrusunu söyleyeyim” ifadesiyle belirtilir.

Ağıl, koyunların gecelediği kapalı yerdi. Etrafı çitle çevriliydi, kapı olarak kullanılan bir aralığı vardı. Buradaki ağıl Yahudi halkını belirtir.

Yahudi halkına, onların ruhsal yöneticileri ve rehberleri olduklarını söyleyen birçok kişi geldi. Onlar, kendi kendilerini halkın mesihleri olarak atamışlardı. Ancak Eski Antlaşma’da Mesih’in gelişinin önceden bildirildiği şekilde değil, başka yoldan geldiler. Kendilerini İsrail’e, kendi seçtikleri tavırla sundular. Bunlar gerçek çobanlar değil, hırsız ve hayduttular. Kendilerine ait olmayanı alanlar hırsızdır ve bunu yaparken şiddet kullananlar da hayduttur. Ferisiler, hırsız ve hayduttular. Ferisiler, Yahudiler üzerinde egemenlik sürmek istediler ve onların gerçek Mesih’i kabul etmelerini engellemek için ellerinden geleni yaptılar. İsa’nın ardından gidenlere işkence yaptılar; sonunda İsa’yı da öldüreceklerdi.

10:2   2’nci ayet İsa’nın kendisini belirtir. İsrail evinin kayıp koyunları için geldi. Koyunların gerçek çobanı idi. Kapıdan girdi, yani Mesih’le ilgili Eski Antlaşma peygamberliklerini tam anlamıyla yerine getirerek geldi. Kendi kendini atayan bir Kurtarıcı değildi, Babasının isteğine mükemmel bir itaatle geldi. Bütün koşulları yerine getirdi.

10:3   Bu ayetteki kapıyı bekleyenin kimliği konusunda, epey düşünce ayrılığı vardır. Bazıları bu ifadenin, Mesih’in gelişini önceden haber veren Eski Antlaşma peygamberlerini belirttiğini düşünür. Bazıları da, gerçek Çobanın habercisi olan Vaftizci Yahya’yı belirttiğine inanır. Yine bazıları bu ayetteki kapıyı bekleyenin, Rab İsa’nın yüreklere girmesi ve yaşaması için kapıyı açan Kutsal Ruh olduğundan aynı derecede emindir.

Koyunlar çobanın sesini işitti. Gerçek çoban olduğundan sesini tanıdılar. Tıpkı koyunların çobanlarının sesini tanıdığı gibi, Yahudi halkının arasında Mesih göründüğünde O’nu tanıyanlar vardı. Müjde (İncil) boyunca Çobanın koyunlarını adlarıyla çağırdığını duyarız. Birinci bölümde birkaç öğrencisini çağırdı ve onlar O’nun sesini işitip karşılık verdiler. Dokuzuncu bölümde kör adamı çağırdı. Rab İsa, günümüzde de O’nu Kurtarıcı olarak kabul edecek kişileri çağırıyor ve bu çağrısı hem kişisel hem de bireyseldir.

Onları dışarı götürür ifadesi, Rab İsa’nın, O’nun sesini işitenleri İsrail ağılının dışına götürdüğü gerçeğini belirtebilir. Orada kapatılıp kuşatılmışlardı. Yasanın hükmü altında özgürlük yoktu. Rab koyunlarını lütfuyla özgürlüğe götürür. Son bölümde Yahudiler adamı tapınaktan dışarı atmışlardı. Böyle yaparken bilmeden Rab’bin işine yardım etmekteydiler.

10:4   Gerçek çoban, koyunlarını dışarı çıkarınca onları başıboş bırakmaz, onları yönlendirir. İlk önce kendisinin gitmediği herhangi bir yere gitmelerini istemez. Daima Kurtarıcıları, Rehberleri ve Örnekleri olarak koyunların önündedir. Mesih’in gerçek koyunları O’nu izler. Sadece “izleyiciyim” diyerek izleyici olamazlar, yeniden doğarak olurlar. Kurtuldukları zaman, O’nun yönlendirdiği yere gitmeye istek duyarlar.

10:5   Koyunun gerçek çobanın sesini tanımasını sağlayan içgüdü, onu yabancıdan kaçması için de harekete geçirir. Yabancılar Ferisiler ve koyunlarla yalnızca kendi çıkarları için ilgilenen Yahudi halkının diğer liderleriydi. Gözü açılan adam bunu açıkladı. Rab İsa’nın sesini tanıyıp Ferisilerin yabancı olduklarını anladı. Aforoz edilmesine sebep olsa da onlara itaat etmeyi reddetti.

10:6   İsa’nın bu örneği Ferisilere anlattığı açıkça ifade ediliyor, ama onlar ne demek istediğini anlamadılar; nedeni gerçek koyunlar olmamalarıydı. Gerçek koyunlar olsalardı, O’nun sesini işitmiş ve O’nu izlemiş olurlardı.

10:7   O zaman İsa, yeni bir örnek verdi. 2’nci ayette olduğu gibi ağılın kapısından konuşmuyordu artık. Şimdi kendisini koyunların kapısı olarak sunuyordu. Artık İsrail’in ağılına girmek söz konusu değildi; aksine verilen resim (örnek) İsrail’in seçilmiş koyunlarının Museviliği bırakarak kapı olan Mesih’e gelmelerine ilişkindi.

10:8   Mesih’ten önce başkaları, yetki ve mevki iddia ederek gelmişti. Ancak İsrail’in seçilmiş koyunları onları işitmediler, çünkü kendilerine ait olmayanlar üzerinde hak iddia ettiklerini biliyorlardı.

10:9   9’uncu ayet Pazar Okulundaki çocukların bile anlayacağı kadar basit olan, ama hiçbir zaman en bilgili araştırmacılar tarafından dahi ayrıntılı incelenemeyen, hoş ayetlerden biridir. Mesih kapıdır. Hıristiyanlık, bir iman açıklaması ya da kilise değildir. Aksine bir Kişidir ve Kişi de Rab İsa Mesih’tir. “Bir kimse benim aracılığımla girerse kurtulur.” Kurtuluş, sadece Mesih aracılığıyla kazanılır. Ne vaftiz olmayla ne de Rab’bin Sofrasına katılmayla kazanılabilir. Mesih aracılığıyla ve O’nun verdiği güçle içeri girmeliyiz. Davet herkes içindir. Mesih Yahudilerin ve diğer ulusların da Kurtarıcısıdır. Ancak kurtulmak için kişinin içeri girmesi gereklidir. Mesih’i imanla kabul etmelidir. Bu kişisel bir eylemdir ve bu olmadan kurtuluş olmaz. İçeri girenler günahın cezasından, gücünden ve en son olarak da varlığından kurtulurlar.

Kurtuluştan sonra girer ve çıkarlar. Belki de buradaki düşünce, imanla tapınmak için Tanrı’nın huzuruna girdikleri ve sonra Rab için tanıklık etme amacıyla dünyaya çıktıklarıdır. Her nasılsa, bu Rab’bin hizmetindeki mükemmel emniyetin ve özgürlüğün resmidir. Girenler otlak bulurlar. Mesih, yalnızca Kurtarıcı ve özgürlük veren olmayıp Devam Ettiren ve Doyurandır. Koyunları Tanrı’nın Sözünde otlak bulur.

10:10   Hırsızın amacı çalmak, öldürmek ve yok etmektir. Tamamen bencil bir amaçla gelir. Kendi arzularını ele geçirmek için koyunları bile öldürebilir. Ama Rab İsa, insan yüreğine herhangi bir bencil nedenle gelmez. Almaya değil, vermeye gelir. İnsanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye gelir. O’nu Kurtarıcımız olarak kabul ettiğimiz anda yaşama kavuşuruz. Bununla birlikte kurtulduktan sonra da yaşamdan tat alınabilecek noktalar olduğunu görürüz. Ne kadar çok kendimizi Kutsal Ruh’a teslim edersek, bize verilen yaşamdan o kadar çok zevk alırız. O zaman yalnız yaşama sahip olmayıp bol yaşama sahip oluruz.

J. İsa: İyi Çoban (10:11-18)

10:11   Rab İsa, birçok kez tanrısallığın unvanlarından biri olan “Ben’im” ifadesini kullanmıştır. Her seferinde kendisini Baba Tanrı ile eşit kılıyordu. Burada, kendisini koyunları uğruna canını veren iyi çoban olarak tanıtıyor. Genelde koyunlardan çobanları için canlarını vermeleri istenir. Ama Rab İsa koyunları için öldü.

Bir Kurbandan kan akması gerektiğinde,
Bizimle düşman arasında durmak ve isteyerek
Bizim yerimize ölmek için,
Bu Çoban bize merhamet etti, alınıp götürüldü.
   — Thomas Kelly

10:12   Ücretli adam, para karşılığında hizmet verendir. Örneğin, bir çoban koyunlarına bakması için bir başkasına para ödeyebilir. Ferisiler ücretli adamlardı. Halka olan ilgileri, karşılığında alacak oldukları paradan kaynaklanıyordu. Ücretli adam koyunların sahibi değildi. Tehlike geldiğinde kaçtı ve koyunları kurtların merhametine bıraktı.

10:13   Yaptıklarımızı neysek o olduğumuz için yaparız. Ücretli adam, ücret karşılığı hizmet verdi. Koyunlar için kaygı duymadı. Onların iyiliğinden çok kendi iyiliğiyle ilgiliydi. Bugün kilisede birçok ücretli adam vardır; bunlar Tanrı’nın koyunlarına karşı gerçek sevgileri olmadan hizmeti rahat bir meslek olarak seçen adamlardır.

10:14   Rab, yine kendisinden iyi çoban olarak söz eder. Buradaki iyi (Grekçe kalos) “ideal, değerli, seçkin, mükemmel” anlamındadır. O, bunların hepsidir. Sonra koyunları ile arasındaki yakın ilişkiden söz eder. Kendininkileri tanır ve Onunkiler de O’nu tanır. Bu harika bir gerçektir.

10:15   Bu ayetin yeni bir cümle olarak kurulması bir talihsizliktir. Aslında aşağıdaki gibi olsa daha iyi olurdu: “…benimkileri tanırım ve benimkiler beni tanır; tıpkı Baba beni tanıdığı ve ben de Baba’yı tanıdığım gibi.” Bu gerçekten heyecan verici bir gerçektir! Rab koyunlarla olan ilişkisini, Baba’yla arasında var olan ilişkiyle karşılaştırdı. Baba ve Oğul arasında olan birlik, arkadaşlık, yakınlık ve birliğin aynısı, Çoban ve koyunlar arasında da vardır. “Ben koyunlarımın uğruna canımı veririm” dedi. Yine burada, Rab İsa’nın çarmıhta günahkarların yerine öleceği zamanı beklediğini belirten birçok ifadesinden birini görüyoruz.

10:16   16’ncı ayet tüm bölümün anahtarıdır. Rab’bin burada belirttiği başka koyunlar diğer uluslardı. Dünyaya gelişi, özellikle İsrail’in koyunlarıyla ilgiliydi, ama diğer ulusların kurtuluşu da aklındaydı. Diğer ulusların koyunları, Yahudi ağılından değildi. Ancak Rab İsa’nın merhametle dolu büyük yüreği bu koyunlara da uzandı ve onları kendisine getirmek için tanrısal zorunluluk hissetti. Onların, O’nun sesini işitmeye Yahudi halkından daha çok hazır olduklarını biliyordu.

Ayetin son kısmında, Musevilik ağılından Hıristiyanlık sürüsüne doğru çok önemli bir değişim var. Bu ayet Mesih’te, Yahudilerin ve diğer ulusların bir olacağına ve bu iki halk arasındaki önceki ayrılıkların kaybolacağı gerçeğinin küçük bir ön görünüşünü verir.

10:17   17 ve 18’inci ayetlerde Rab İsa Yahudi ve diğer ulusların seçilmişlerini kendisine getirmek için ne yapacağını açıkladı. Ölüm, gömülme ve diriliş zamanını bekledi. Rab İsa, sırf insan olsaydı bu sözler tamamen saçma olurdu. Canını vermekten ve onu kendi gücüyle geri almaktan söz etti. Bunu yalnızca Tanrı olduğu için yapabilirdi. Baba, kaybolmuş koyunlar kurtulabilsin diye ölmeye ve yeniden dirilmeye gönüllü (istekli) olduğu için Rab İsa’yı sevdi.

10:18   Hiç kimse Rab’bin canını O’ndan alamazdı. Tanrı’dır ve bu nedenle yaratıklarının bütün öldürme planlarından üstündür. Canını vermek için de, onu geri almak için de O’nda güç vardı. Ama insanlar Rab İsa’yı öldürmedi mi? Öldürdüler. Bu açıkça Elçilerin İşleri 2:23 ve 1.Selanikliler 2:15’de belirtilir. Rab İsa bunu yapmalarına izin verdi ve bu O’nun canını vermek için sahip olduğu gücünün bir göstergesiydi. Dahası, gücünün ve iradesinin bir eylemi olarak “Ruhunu teslim etti” (Yu.19:30).

“Bu buyruğu Babamdan aldım” dedi. Baba, Rab’bi canını vermesi ve ölülerin arasından tekrar dirilmesi için görevlendirmiş ya da talimat vermişti. Ölümü ve dirilişi Baba’nın isteğinin yerine gelmesi için zorunlu eylemlerdi. Bunun için Kutsal Yazılara göre ölüme gitti ve üçüncü gün dirildi.

K. Yahudiler Arasındaki Ayrılık (10:19-21)

10:19   Rab İsa’nın sözleri yine Yahudiler arasında ayrılık yarattı. Mesih’in dünyaya, evlere ve yüreklere girişi barıştan çok kılıç getirir. İnsanlar, yalnızca O’nu Rab ve Kurtarıcı olarak kabul ettiklerinde Tanrı’nın verdiği huzuru yaşarlar.

10:20-21   Rab İsa şimdiye dek yaşamış olan tek mükemmel İnsan idi. Hiçbir zaman yanlış bir söz söylemedi ve de kötü bir eylemde bulunmadı. Buna rağmen gelip de sevgi ve anlayış sözleri söylediğinde, insan yüreğinin bozukluğundan, insanlar O’nun cin tarafından çarpılmış bir deli olduğunu ve dinlenilmeye layık olmadığını söylediler. Bu, kesinlikle insanlık tarihinde kara bir lekedir. Başkaları ise farklı düşündüler. Rab İsa’nın sözlerini ve işlerini cin çarpmış birinin değil, iyi birinin sözleri ve işleri olarak kabul ettiler.

L. İsa İşleriyle Mesih Olduğunu Kanıtladı (10:22-39)

10:22   Anlatımın bu noktasında bir ara vardır. Rab İsa artık Ferisilerle değil, tüm Yahudilerle konuşuyordu. 21 ve 22’inci ayetler arasında ne kadar zamanın geçtiğini bilmiyoruz. Sırası gelmişken belirtelim; bu bölüm Kutsal Kitap’taki tapınağın açılışını anma bayramı, ya da İbranice adıyla Hanukkah’tan söz edilen tek yerdir. Çoğunluğun inanışına göre bu kutlama, tapınağın İ.Ö. 165 yılında Antiochus Epiphanes tarafından kirletilmesinden sonra yeniden takdis edildiğinde, Judas Maccabeus tarafından başlatılmıştır. Yahudilerin düzenlediği bir bayramdı; Rab’bin bayramlarından biri değildi. Yalnızca mevsim açısından değil, ruhsal açıdan da kıştı.

10:23-24   Rab’bin hizmeti neredeyse bitiyordu ve Baba Tanrı’ya olan tüm bağlılığını, çarmıhta ölerek göstermek üzereydi. Süleyman’ın Eyvanı, Hirodes tapınağının yanında kapalı bir alandı. Rab orada yürürken, Yahudilerin etrafında toplanması için bir sürü yer olmuş olmalı.

Yahudiler O’nun çevresini sararak, “Bizi daha ne kadar zaman kuşkuda bırakacaksın?” dediler. “Eğer Mesih isen, bize açıkça söyle.”

10:25-26   İsa, onlara yine sözlerini ve işlerini anımsattı. Mesih olduğunu sık sık söylemişti ve yaptığı mucizeler de iddiasının doğru olduğunu kanıtladı. Yine Yahudilere, mucizelerini Babasının yetkisiyle ve Babasının yüceliği için yaptığını anımsattı. Böyle yaparak gerçekten Baba’nın O’nu dünyaya göndermiş olduğunu gösterdi.

Mesih’i kabul etmekteki isteksizlikleri, O’nun koyunlarından olmadıklarını kanıtladı. Eğer O’na ait olmak için ayrılmış olsalardı, O’na iman etmek için istekli olurlardı.

10:27   Bundan sonraki birkaç ayet, Mesih’in gerçek koyunlarının asla mahvolmayacaklarını açık bir şekilde öğretir. İnanlının sonsuz güvenliği, harika bir gerçektir. Mesih’in gerçek koyunları, O’nun sesini işitir. Müjde açıklandığında bunu işitirler ve O’na iman ederek karşılık verirler. Daha sonra O’nun sesini gün be gün işitirler ve Sözüne itaat ederler. Rab İsa kendi koyunlarını tanır. Her birinin adını bilir. Bir tanesi bile dikkatinden kaçmaz. Hiç kimse O’ndan kaynaklanan bir kusur ya da dikkatsizlikle kaybolmaz. Koyunlar, Mesih’in kendilerini günahtan kurtardığına iman ederek O’nunla yürür ve böylece O’nu izlerler.

10:28   Mesih, koyunlarına sonsuz yaşam verir. Bu, sonsuza dek sürecek yaşam demektir. Davranışlarına bağlı yaşam değil. Sonsuz yaşamdır ve bu sonsuzluk anlamına gelir. Ancak sonsuz yaşam, aynı zamanda olağanüstü bir yaşamdır. Rab İsa’nın kendi yaşamıdır. Bu, Tanrı’nın varlığından daha yeryüzündeyken tat alan bir yaşamdır ve göksel evimizle eşit derecede uyumludur. Şu sözlere dikkat edin: “Asla 1 mahvolmayacaklar.” Eğer Mesih’in bir koyunu mahvolsa, o zaman Rab İsa verdiği sözü tutamadığından suçlu olur, ki bu imkansızdır. İsa Mesih Tanrı’dır ve başarısız olamaz. Bu ayette, iradesindeki hiç bir koyununun sonsuzluğu cehennemde geçirmeyeceğine söz vermiştir.

O zaman bu, kişi kurtulduktan sonra da istediği gibi yaşar anlamına mı gelir? Kurtulup sonra da bu dünyanın günahkâr zevklerine devam edebilir mi? Hayır, artık bu şeyleri yapmayı arzulamaz. Çobanı izlemek ister. Hıristiyan olmak ya da kurtuluşumuzu kaybetmemek için imanlı yaşamı sürmeyiz. İmanlı yaşamı süreriz, çünkü imanlıyız. Kutsal bir yaşam sürmeyi kurtuluşumuzu kaybetme korkusuyla değil, ama bizim için ölene olan minnettarlığımız nedeniyle arzularız. “Sonsuz güvenlik” öğretisi, dikkatsiz bir yaşamı cesaretlendirmez, aksine kutsal yaşam için teşvik eder.

Hiç kimse, bir inanlıyı Mesih’in elinden kapamaz. O’nun gücü her şeye kadirdir. Dünyayı yarattı; şimdi bile dünyayı devam ettiriyor. Koyunu O’ndan kapabilecek hiçbir güç yoktur. Yalnızca biz kendi isteğimizle O’nun elinden ayrılabiliriz

10:29   İnanlı yalnızca Mesih’in elinde olmayıp Baba’nın da elindedir. Bu iki kat garantili bir güvenliktir. Baba Tanrı her şeyden üstündür. Bir inanlıyı, Baba’nın elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez.

10:30   Rab İsa, şimdi Tanrı’yla kendisini eşit kılan iddiasını da ileriye götürdü: “Ben ve Baba biriz.” Buradaki düşünce Mesih ve Baba’nın güçteki birliği olmalı. İsa biraz önce, Mesih’in koyunlarını koruyacak güç hakkında konuşmuştu. Bunun için şimdi gücünün Baba Tanrı’nınkiyle aynı olduğu açıklamasını ekledi. Elbette bu, tanrısallıkla ilgili tüm diğer sıfatlar için de geçerlidir. Rab İsa Mesih tam anlamıyla Tanrı’dır ve Baba ile her yönden eşittir.

10:31   Kurtarıcı’nın ne demek istediği konusunda Yahudilerin kafasında bir kuşku kalmamıştı. En açık şekilde tanrısallığını bildirdiğini anladılar. Bu nedenle O’nu taşlamak için yerden taş aldılar.

10:32   Taşı fırlatmaya fırsatları olmadan önce İsa onlara Babasının buyruğuyla yapmış olduğu birçok iyi işleri anımsattı. Sonra da onlara bu işlerden hangisinin onları O’nu taşlamak isteyecek kadar çok kızdırdığını sordu.

10:33   Yahudiler, mucizelerinden dolayı O’nu öldürmeye çalıştıklarını yalanladılar. Aksine, Baba Tanrı’yla kendisini eşit kılarak küfrettiğini düşündükleri için O’nu taşlamak istediler. O’nun insandan üstün biri olduğunu kabul etmeyi reddettiler. Buna rağmen iddiaları doğrultusunda kendisini Tanrı yaptığı apaçıktı. İşte bunu hoş görmeyeceklerdi.

10:34   Burada Rab İsa, Yahudilere Mezmur 82:6’dan alıntı yapar. Bunu yasalarının bir bölümü olarak adlandırdı. Başka bir deyişle bu, Tanrı’dan gelen Söz olarak kabul ettikleri Eski Antlaşma’dan alındı. Ayetin tümü şöyledir: “‘Sizler ilâhsınız’ diyorum, ‘Yüceler Yücesi’nin oğullarısınız hepiniz!’” Mezmur, İsrail’in hakimlerine hitap ediyordu. Aslında tanrısal olduklarından değil, halkı yargıladıklarında Tanrı’yı temsil ettikleri için “ilâhlar” olarak adlandırılmışlardı. “İlahlar” sözcüğünün İbranicesi elohim’dir. “Yüce olanlar” anlamına gelir ve yargıç… vs. gibi önemli kişiler için kullanılabilir” (Mezmurun tamamına bakıldığında, adil olmayan bir şekilde yargıladıkları kişilere konumlarına göre saygı gösterdikleri ve başka şekillerde de adaleti saptırdıkları onların için ilahlar değil, yalnızca insanlar oldukları açıktır).

10:35   Rab İsa, Mezmurlardaki bu ayeti, Tanrı’nın ilahlar sözünü, kendilerine sözünü gönderdiği kimseleri tanımlarken kullandığını göstermek için kullandı. Başka bir deyişle bu kişiler Tanrı’nın sözcüleriydiler. Tanrı İsrail halkına onlar aracılığıyla konuştu. “Tanrı’yı yetki ve yargısıyla kanıtladılar. Onlar Tanrı’nın atadığı güçlerdi.” Rab, “Kutsal Yazı da geçerliliğini yitirmez” diyerek Eski Antlaşma Yazılarının Tanrı esini olduğuna dair inancını ifade etti. Onlardan yerine getirilmesi gerekli ve yadsınamaz yazılar olarak söz etti. Aslında Kutsal Yazıların yalnızca düşünceleri ya da fikirleri değil, tek tek her sözcüğü esinlenmiştir. Öne sürdüğü tüm kanıtlar tek söze, “ilahlar” sözüne dayalıdır.

10:36   Rab fikirlerini küçükten büyüğe doğru kanıtlıyordu. Eğer Eski Antlaşma’da adil olmayan yargıçlar “ilahlar” olarak adlandırılmışlarsa, O’nun, Tanrı’nın Oğlu olduğunu söylemeye çok daha fazla hakkı vardı. Tanrı’nın sözü onlara geldi; O Tanrı’nın Sözü idi ve Sözü’dür. Onlar ilahlar olarak çağrılmıştı. Oysa O Tanrı idi ve Tanrı’dır. Onlardan hiçbir zaman, Tanrı’nın onları kendine ayırıp dünyaya gönderdiği şeklinde söz edilemezdi. Dünyada günaha düşen Adem’in diğer oğulları gibi doğmuşlardı. Ancak İsa, Baba Tanrı tarafından sonsuzluklardan beri dünyanın Kurtarıcısı olması için ayrılmıştı ve dünyaya daima Babasıyla birlikte yaşamış olduğu gökten (cennetten) gönderildi. Bunun için İsa’nın kendisini Tanrı’yla eşit kılmaya dair her hakkı vardı. Kendisini Tanrı’yla eşit kılarak Tanrı’nın Oğlu olduğunu iddia ettiğinde küfür etmiyordu. “İlahlar” ifadesini Yahudilerin bizzat kendileri, Tanrı’nın sözcüleri ya da yargıçları olan fırsatçı kişileri tanımlamada kullandılar. Aslında Tanrı’ydı ve Tanrı olduğundan da bu unvanı daha çok talep edebilirdi. Samuel Green bunu şöyle ifade eder:

Yahudiler, O’nu kendisini Tanrı yaptığı için suçladılar. O ise böyle konuşmakla, kendisini Tanrı yaptığını inkâr etmez. Ama küfür ettiği düşüncesini reddeder. Tanrı’ya ait onura sahip çıkarken bile bu reddi nedeniyle, tamamen aklanır. Yani O, Mesih, Tanrı’nın Oğlu, ve İmanuel’dir. Yahudilerin, İsa’nın, yüksek iddialarından vazgeçmediğini düşündüklerini bir sonraki ayetten anlıyoruz (39.ayete bakın). 2

10:37   Kurtarıcı yine tanrısal görevinin kanıtı olarak yapmış olduğu mucizelere başvurdu. Bununla birlikte, “Babamın işleri” ifadesine dikkat edin. Mucizeler kendi başlarına tanrılığın bir kanıtı değildir. Kutsal Kitap’ta zaman zaman kötülerin de mucize yapacak güçleri olduğunu okuruz. Ancak Rab’bin mucizeleri Babasının işleriydi. O’nun Mesih olduğunu iki şekilde kanıtladılar. Birincisi, onlar Eski Antlaşma’da Mesih tarafından yapılacağı önceden bildirilen mucizelerdi. İkincisi ise merhamet ve şefkatin mucizeleriydiler; kötü bir kişi tarafından yapılamayacak olan ve insanlığa iyiliği dokunan işlerdi.

10:38   Ryle, 38’inci ayeti anlaşılır biçimde şöyle açıklamıştır:

Eğer Babamın işlerini yapıyorsam, o zaman söylediklerime inanmazsanız bile, yaptıklarıma inanın. Sözlerimin kanıtına karşı gelmenize rağmen, işlerimin kanıtını kabul edin. Bu şekilde ben ve Babamın gerçekten bir olduğumuzu, O’nun bende ve benim O’nda olduğumu; O’nun Oğlu olduğumu iddia ederken hiç küfür etmediğimi bildiğimi anlayın ve iman edin.

10:39   Yahudiler yine, Rab İsa’nın önceki iddialarını yadsıma yerine onları pekiştirdiğini anladılar. Bunun için bir kez daha O’nu yakalamaya çalıştılar, ama İsa yine onların elinden kurtuldu. Onların kendisini ele geçirmesine izin vereceği zaman uzak değildi, ama yine de saati henüz gelmemişti.

VI. TANRI’NIN OĞLU’NUN HİZMETİNİN ÜÇÜNCÜ YILI: PEREA (10:40 - 11:57)

A. İsa’nın Şeria Nehrinin Ötesine Çekilmesi (10:40-42)

10:40   Rab tekrar Şeria nehrinin ötesine, halkın arasında göreve başladığı ilk yere gitti. Üç yıldır süren konuşmaları ve işleri sona ermek üzereydi. Hizmetine nerede başladıysa (Museviliğin kurulu düzeninin dışında, reddedilme ve yalnızlığın olduğu bir yerde) orada bitirdi.

10:41   İsa’ya gelenler içten inanlılardı. İsa’nın sözlerine dayanmaya ve O’nun yanında yerlerini almaya istekliydiler. Bu izleyiciler, Vaftizci Yahya’ya parlak bir övgü sundular. Yahya’nın görevinin görülmeye değer ya da merak uyandırıcı olmadığını, ama doğru olduğunu anımsadılar. Rab İsa hakkında söylediği her şey, Kurtarıcının hizmetinde görünerek tamamlanmıştı. Bu, inanlı olan her birimizi yüreklendirmelidir. Büyük mucizeler yapamayabilir ya da halkın beğenisini kazanamayabiliriz, ama en azından Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih için doğru tanıklık edebiliriz. Bunun, Tanrı’nın gözünde değeri büyüktür.

10:42   İsrail halkının reddetmiş olmasına rağmen, Rab İsa’nın alçakgönüllü ve kendisini kabul eden yürekler bulduğunu görmek çok hoştur. Bize, oradaki birçok insanın O’na iman ettiği anlatılır. Bu, her çağda böyledir. Her dönem Rab İsa’nın yanında yer almaya istekli, dünya tarafından dışlanan, nefret edilip azarlanan, ama İsa’nın dostluğundan zevk alan bir kesim olacaktır.

 

Kutsal Kitap

1 “Size doğrusunu söyleyeyim, koyun ağılına kapıdan girmeyip başka yoldan giren kişi hırsız ve hayduttur.
2 Kapıdan giren ise koyunların çobanıdır.
3 Kapıyı bekleyen ona kapıyı açar. Koyunlar çobanın sesini işitirler, o da kendi koyunlarını adlarıyla çağırır ve onları dışarı götürür.
4 Kendi koyunlarının hepsini dışarı çıkarınca önlerinden gider, koyunlar da onu izler. Çünkü onun sesini tanırlar.
5 Bir yabancının peşinden gitmezler, ondan kaçarlar. Çünkü yabancıların sesini tanımazlar.”
6 İsa onlara bu örneği anlattıysa da, ne demek istediğini anlamadılar.
7 Bunun için İsa yine, “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “Ben koyunların kapısıyım.
8 Benden önce gelenlerin hepsi hırsız ve hayduttu, ama koyunlar onları dinlemedi.
9 Kapı Ben’im. Bir kimse benim aracılığımla içeri girerse kurtulur. Girer, çıkar ve otlak bulur.
10 Hırsız ancak çalıp öldürmek ve yok etmek için gelir. Bense insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim.
11 Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir.
12 Koyunların çobanı ve sahibi olmayan ücretli adam, kurdun geldiğini görünce koyunları bırakıp kaçar. Kurt da onları kapar ve dağıtır.
13 Adam kaçar. Çünkü ücretlidir ve koyunlar için kaygı duymaz.
14 Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım. Baba beni tanıdığı, ben de Baba’yı tanıdığım gibi, benimkiler de beni tanır. Ben koyunlarımın uğruna canımı veririm.
15 (SEE 10:14)
16 Bu ağıldan olmayan başka koyunlarım var. Onları da getirmeliyim. Benim sesimi işitecekler ve tek sürü, tek çoban olacak.
17 Canımı, tekrar geri almak üzere veririm. Bunun için Baba beni sever.
18 Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var. Bu buyruğu Babam’dan aldım.”
19 Bu sözlerden dolayı Yahudiler arasında yine ayrılık doğdu.
20 Birçoğu, “O’nu cin çarpmış, delidir. Niçin O’nu dinliyorsunuz?” diyordu.
21 Başkaları ise, “Bunlar, cin çarpmış bir adamın sözleri değil” dediler. “Cin, körlerin gözlerini açabilir mi?”
22 O sırada Yeruşalim’de Tapınağın Açılışını Anma Bayramı* kutlanıyordu. Mevsim kıştı.
23 İsa tapınağın avlusunda, Süleyman’ın Eyvanı’nda yürüyordu.
24 Yahudi yetkililer O’nun çevresini sararak, “Bizi daha ne kadar zaman kuşkuda bırakacaksın?” dediler. “Eğer Mesih* isen, bize açıkça söyle.”
25 İsa onlara şu karşılığı verdi: “Size söyledim, ama iman etmiyorsunuz. Babam’ın adıyla yaptığım işler bana tanıklık ediyor.
26 Ama siz iman etmiyorsunuz. Çünkü benim koyunlarımdan değilsiniz.
27 Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler.
28 Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz.
29 Onları bana veren Babam her şeyden üstündür. Onları Baba’nın elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez.
30 Ben ve Baba biriz.”
31 Yahudi yetkililer O’nu taşlamak için yerden yine taş aldılar.
32 İsa onlara, “Size Baba’dan kaynaklanan birçok iyi işler gösterdim” dedi. “Bu işlerden hangisi için beni taşlıyorsunuz?”
33 Şöyle yanıt verdiler: “Seni iyi işlerden ötürü değil, küfür ettiğin için taşlıyoruz. İnsan olduğun halde Tanrı olduğunu ileri sürüyorsun.”
34 İsa şu karşılığı verdi: “Yasanızda, ‘Siz ilahlarsınız, dedim’ diye yazılı değil mi?
35 Tanrı, kendilerine sözünü gönderdiği kimseleri ilahlar diye adlandırır. Kutsal Yazı da geçerliliğini yitirmez.
36 Baba beni kendine ayırıp dünyaya gönderdi. Öyleyse ‘Tanrı’nın Oğlu’yum’ dediğim için bana nasıl ‘Küfür ediyorsun’ dersiniz?
37 Eğer Babam’ın işlerini yapmıyorsam, bana iman etmeyin.
38 Ama yapıyorsam, bana iman etmeseniz bile, yaptığım işlere iman edin. Öyle ki, Baba’nın bende, benim de Baba’da olduğumu bilesiniz ve anlayasınız.”
39 O’nu yine yakalamaya çalıştılarsa da, ellerinden sıyrılıp kurtuldu.
40 Tekrar Şeria Irmağı’nın karşı yakasına, Yahya’nın başlangıçta vaftiz ettiği yere gitti ve orada kaldı.
41 Birçokları, “Yahya hiç mucize yapmadı, ama bu adam için söylediklerinin hepsi doğru çıktı” diyerek İsa’ya geldiler.
42 Ve orada birçokları O’na iman etti.

1. Grekçe, vurgu için iki olumsuz sözcük kullanır (standart İngilizcede buna izin verilmez).

2. Samuel Green, “Scripture Testimony to the Deity of Christ,” s.7