Vahiy 4

III. BUNDAN SONRA OLACAK OLAYLAR (4-22.bölümler)

Şimdi Vahiy kitabının üçüncü ana bölümüne geliyoruz. İlk üç bölümde, elçiler döneminden Rab’le gökte buluşuncaya kadar geçen zaman ve inanlılar topluluğu çağı incelendi. Bu bölümle birlikte, “bundan sonra olacak olaylar” konusu ele alınmaya başlanmaktadır.

 3 ile 4’üncü bölüm arasında belirli bir zaman aralığı vardır. Bu noktadan itibaren, inanlılar topluluğunun yeryüzünde bulunduğundan söz edilmez. O zaman kiliseye ne olmuştur? Biz, 3’üncü bölümün sonunda kilisenin Rab tarafından cennete götürüldüğüne inanıyoruz.

Kutsallar cennete alındıktan sonra, Rab İsrail ulusuyla olan ilişkilerine yeniden başlayacaktır. İşte bu dönem büyük sıkıntının başlama dönemidir. Bu, Rab’bin Yahudi halkını ve onların Mesih’i reddetmesi konusunu ele alacağı yedi yıllık dönemdir. Sıkıntı döneminde Mesih’e dönenler, yeryüzündeki görkemli krallığa girmek için kurtulacak, O’nu reddedenler ise mahvolacaklardır.

Sıkıntı döneminde büyük bir Yahudi grubu inançsızlık içinde İsrail’e dönecektir (Hez.36:24-25). Roma dünyası, İsrailliler’in tapınma özgürlüğünü garanti ederek onlarla bir antlaşma yapacaktır (Dan.9:27). Aslında sıkıntı döneminin ilk üç buçuk yılı göreceli olarak hafif geçecektir. Rab İsa bu yılları Matta 24:4-14’de anlatmıştır.

Sıkıntının ortasında Yeruşalim’deki tapınağa yıkıcı iğrenç şey dikilecek ve insanların ona tapması buyrulacak, tapmadıkları takdirde ise öldürüleceklerdir (Mat.24:15). Bu büyük sıkıntının benzeri, dünyanın başlangıcından günümüze kadar görülmemiş ve bundan sonra da görülmeyecektir. Yakup’un sıkıntı zamanı olarak söz ettiği dönemin başlangıcının belirtisi olacaktır (Mat.24:21).

4’üncü bölüm bize sıkıntının başlangıcıyla ilgili bilgiler verir. İlk olay, Yuhanna’ya Tanrı’nın görkemli bir görümünün verildiği yer olan gökte olur. Rab, peygamberlerin geleceği önceden bildirmelerine izin vermeden önce, onlara sık sık görkemli görümünü verdi (Yşa.6; Hez.1). Yuhanna, 1’inci bölümde, inanlılar topluluğunun gelecekteki tarihini kaydetmeden önce Mesih’in yüceliğini gördü. Şimdi ise, inanmayan İsrail ve diğer ulusların üstüne gelecek olan yargıyı öğrenmeden önce, Tanrı’dan bir görüm daha alır.

  A. Gökteki Taht (4.bölüm)

4:1   Yuhanna’yı göğe davet eden ses, Mesih’in sesidir (1:10-20). Birçok Kutsal Kitap öğrencisi, Yuhanna’nın göğe alınışının, inanlılar topluluğunun Mesih’le olmak için göksel eve götürüldüğü zamanı simgelediğine inanır (1Se.4:13-18; 1Ko.15:51-53). Rab İsa, bundan sonra olması gereken olayları Yuhanna’ya göstermek için söz verir. Bu sözler, 1:19’daki sözlere benzer ve kitabın ana hattı olarak o ayetin kullanımını destekler.

4:2-3   Yuhanna, Kutsal Ruh’un etkisinde kalır ve o anda sonsuz olan Tanrı’yı ihtişam ve heybetiyle tahtında otururken görür.

Bazı elyazmaları şu sözleri içermez: Rab’den çok tahtı betimleyen yeşim ve kırmızı akik taşı ve tahtta oturan. Ne var ki, bu değerli taşlar Rab’bin kendisini de betimler. Başkâhinin göğüslük zırhındaki yeşim, Yakup’un en büyük oğlu Ruben’i ve kırmızı akik taşı da en küçük oğlu olan Benyamin’i temsil etti. Ruben adı, “Bak, oğul!” anlamına gelir. Walvoord, Tanrı’nın halkını ve tahtta oturanın Tanrı olarak İsrail halkıyla olan bağlantısını simgeleyen bu iki taşın, bütün taşları kapsadığını görür.1

Zümrüdü andıran yeşil bir ışıkla tahtı çevreleyen gökkuşağı, Tanrı’nın gelecekteki yargılamalara rağmen antlaşmalarına sadık kalacağına dair verilmiş bir sözdü.

4:4   Bu ayette yer alan yirmi dört ihtiyarın kimler olduğunu kesin bir şekilde söyleyemeyiz. Bu kişiler meleklere benzer varlıklar, Eski Antlaşma döneminde kurtulan insanlar veya Yeni Antlaşma kutsalları gibi farklı şekillerde algılanırlar. Tahtta oturmaları ve başlarında taç olması, onların yargılanmış ve ödüllendirilmiş kutsallar olduklarını akla getirmektedir.

4:5   Buradaki tahtın, korkunç şimşekler çakması, uğultular ve gök gürlemesinden dolayı, yargılayan bir taht olduğu açıktır. Alev alev yanan yedi meşale, Kutsal Ruh’u tüm doluluğu ve heybeti içinde temsil eder. Tanrı’nın yalnızca bir Ruh’u vardır, ama yedi rakamı yetkinliği ve bütünlüğü temsil eder.

4:6   Billur gibi, sanki camdan bir deniz ifadesi bize, bu dünyanın huzursuzluğu ve çalkantısının ya da dalgalı bir deniz gibi olan kötülerin muhalefetinin O’nun tahtına ulaşılamayacak bir yerde olduğunu anlatır.

Tahtın ortasında ve çevresinde önü ve arkası gözlerle kaplı dört yaratık vardı. Bu, görme gücünün berraklığına, genişliğine ve derinliğine işaret eder.

4:7-8   Dört yaratığın ne olduğunu anlamak oldukça zordur. Kesin olarak söyleyebileceğimiz tek şey, bu yaratıkların Tanrı’ya tapındıkları ve yaratılmış varlıklar olduklarıdır. Hezekiel 10’daki Keruv ile Yeşaya 6’daki Seraf’ın bir karışımı gibi görünmektedirler. 7’nci ayet Keruv’u betimlerken 8‘inci ayet de Seraf’ı resmeder. Bu meleğe benzer yaratıklar, Tanrı’nın tahtının koruyucularıdır. Keruv yakan yargılamayla, Seraf da yakan arıtmayla bağlantılı görünüyor.

7’nci ayetteki betimleme, Matta, Markos, Luka ve Yuhanna bölümlerinde yer alan Mesih’in sunulma şekliyle paralellik gösterir.

Aslan – Matta – Kral;

Dana ya da öküz – Markos – Hizmetkâr;

İnsan – Luka – İnsanoğlu;

Kartal – Yuhanna – Tanrı’nın Oğlu.

Canlı yaratıklar durup dinlenmeden Tanrı’nın kutsallığı ve sonsuzluğunu ifade eden ilahiler söylüyorlardı. Aslında elyazmalarının çoğunda Üçlü Birlik’i kuvvetli bir şekilde vurgulayan kutsal sözcüğü burada dokuz kez geçer.

4:9-10   Yaratıklar tahtta oturanı, sonsuzluklar boyunca yaşayanı yüceltip O’na saygı ve şükran sundukça, yirmi dört ihtiyar tahtta oturanın önünde yere kapanarak O’na tapınıyorlar. Taçlarını tahtın önüne koyuyorlar.

4:11   Tapınmaları Rab’bi, yüceliğe, saygıya ve gücü almaya layık olan olarak şükranla onayladıklarını gösterir. Çünkü her şeyi O yarattı ve hepsi O’nun isteğiyle yaratılıp var oldu.

Görüm bundan sonra olacaklar için bizi hazırlar. Tanrı, etrafını tapınan yaratıkların çevirdiği ve yeryüzüne yargıyı göndermek üzere olan, yüce tahtında oturan evrenin Yüce Yöneticisi olarak görülür.

 

Kutsal Kitap

1 Bundan sonra gökte açık duran bir kapı gördüm. Benimle konuştuğunu işittiğim, borazan sesine benzeyen ilk ses şöyle dedi: “Buraya çık! Bundan sonra olması gereken olayları sana göstereyim.”
2 O anda Ruh’un etkisinde kalarak gökte bir taht ve tahtta oturan birini gördüm.
3 Tahtta oturanın, yeşim ve kırmızı akik taşına benzer bir görünüşü vardı. Zümrüdü andıran bir gökkuşağı tahtı çevreliyordu.
4 Tahtın çevresinde yirmi dört ayrı taht vardı. Bu tahtlara başlarında altın taçlar olan, beyaz giysilere bürünmüş yirmi dört ihtiyar oturmuştu.
5 Tahttan şimşekler çakıyor, uğultular, gök gürlemeleri işitiliyordu. Tahtın önünde alev alev yanan yedi meşale vardı. Bunlar Tanrı’nın yedi ruhudur.
6 Tahtın önünde billur gibi, sanki camdan bir deniz vardı. Tahtın ortasında ve çevresinde, önü ve arkası gözlerle kaplı dört yaratık duruyordu.
7 Birinci yaratık aslana, ikincisi danaya benziyordu. Üçüncü yaratığın yüzü insan yüzü gibiydi. Dördüncü yaratık uçan bir kartalı andırıyordu.
8 Dört yaratığın her birinin altışar kanadı vardı. Yaratıkların her yanı, kanatlarının alt tarafı bile gözlerle kaplıydı. Gece gündüz durup dinlenmeden şöyle diyorlar: “Kutsal, kutsal, kutsaldır, Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, Var olmuş, var olan ve gelecek olan.”
9 Yaratıklar tahtta oturanı, sonsuzluklar boyunca yaşayanı yüceltip ona saygı ve şükran sundukça, yirmi dört ihtiyar tahtta oturanın, sonsuzluklar boyunca yaşayanın önünde yere kapanarak O’na tapınıyorlar. Taçlarını tahtın önüne koyarak şöyle diyorlar: “Rabbimiz ve Tanrımız! Yüceliği, saygıyı, gücü almaya layıksın. Çünkü her şeyi sen yarattın; Hepsi senin isteğinle yaratılıp var oldu.”
10 (SEE 4:9)
11 (SEE 4:9)

1. Walvoord, Revelation, sf.104.