Vahiy 11

F. İki Tanık (11:1-14)

11:1-2   Yuhanna’ya, Tanrı’nın Tapınağı’nı ve sunağı ölçmesi, orada tapınanları sayması buyrulur. Buradaki ölçme, koruma fikrini taşıyor gibidir. Yuhanna’nın tapınağın dış avlusunu ölçmemesi gerekiyordu. Çünkü orası, uluslar tarafından kırk iki ay çiğnenecekti (Büyük sıkıntı döneminin ikinci kısmı, Luka 21:24’e bakınız). Burada adı geçen tapınak, sıkıntı döneminde Yeruşalim’deki tapınaktır. Tapınanları sayma eylemi ise, Tanrı’nın kendisi için kalan tapınanları koruyacağını belirtebilir. Sunak, O’na yaklaşılacak yolu, yani Mesih’in çarmıhtaki işini resmeder.

11:3   Tanrı, sıkıntının ikinci yarısında ortaya iki tanık çıkaracaktır. Bu kişiler, yas simgesi olan çul giysiler içinde halkın günahlarına karşı feryat edecek ve Tanrı’nın yaklaşan öfkesini ilan edeceklerdir.

11:4   İki tanık, iki zeytin ağacı ve iki kandillikle karşılaştırılır. Zeytin ağaçları olarak Ruh’la (yağla) doldurulurlar. Kandillik olarak ise karanlık günde Tanrı’nın gerçeğine tanıklık ederler (Eski Antlaşma’daki paralellik için Zekeriya 4:2-14’e bakınız).

11:5   Tanıklar üç buçuk yıl mucizevi bir şekilde, herhangi bir zarara uğramadan korundular. Ağızlarından fışkıran ateş, düşmanlarını yakar ve onlara zarar vermek için gösterilen en küçük çaba bile ölümle cezalandırılır.

11:6   Yeryüzüne susuzluk getirme, suları kana dönüştürme ve yeryüzünü her türlü belayla vurma yetkisine sahiptirler. Çoğu kez Musa ve İlyas’la birlikte anılmaları şaşırtıcı değildir. Suları kana dönüştürme ve yeryüzünü her türlü belayla vurma yetkileri, bize Musa’nın Mısır’da yaptıklarını anımsatır (Çık. 7:14-20; 8:1-12, 29). Ateş ve gökyüzü üzerindeki yetkileri de bize İlyas’ın hizmetini anımsatır (1Kr.17:1; 18:41-45; 2Kr.1:9-12).

Mc Conkey şöyle der:

Tapınmak için geldikleri Şeytan’ın tapınağına yığılan insanları uyaracaklardır. Onun kısa süreli zaferi; onu yok etmek için İsa’nın gelişi; sıkıntının getireceği tehlikeler; yaşam ve ölüm sınavı geldiğinde kendi yaşamlarını değerli saymama gereksinimi; yalnızca bedeni öldürebilenden korkmama, ama bedeni ve canı cehenneme atabilenden korkma gerekliliği; bir süre acı çektikten sonra kavuşacakları Kral ve O’nun krallığının görkemi ve yakınlığı; O’nunla acı çektikleri taktirde, kesinlikle O’nunla egemenlik sürecekleri, geçtikleri sıkıntının en zor anında şehit bile olsalar, sonsuz esenlik, doğruluk ve görkemin sona dek dayananların olacağı konusunda onlara öğüt vereceklerdir. Kitaptan yaptıkları tanıklıklar olağanüstüdür.1

11:7   Tanıklık görevleri sona erince, dipsiz derinliklerden çıkan canavar onları öldürecektir. Bu canavarın 13:8’deki canavarla aynı olduğu görülüyor (dirilen Roma İmparatorluğu’nun başı).

11:8   Tanıkların cesetleri üç buçuk yıl büyük kentin anayoluna serilecektir. Büyük kent burada gurur ve başkalarının gereksinimlerine karşı rahat ve kayıtsız oluşundan dolayı Sodom olarak adlandırılır (Hez.16:49’a bakın). Ayrıca putperestliği, acı çektirmesi ve günahla doğru olmayana kölelik etmesinden dolayı da Mısır diye adlandırılmaktadır.

11:9   Her halktan gelen insanlar, onların cesetlerini seyredecek, ama cesetlerinin mezara konulmasına izin vermeyecekler. Bu, hemen hemen her kültürde çok büyük bir kızgınlık ifadesidir.

11:10   Hoşa gitmeyen peygamberlikleri susturulunca, büyük bir sevinç yaşanacak ve insanlar birbirlerine armağanlar vereceklerdir (Günümüzde Doğuş Bayramı/Noel’de verilen armağanlar gibi). İnsanlar yalnızca ölü peygamberleri severler.

11:11-12   Tanrı, üç buçuk gün sonra bu iki peygamberi ölümden diriltir. Onları görenler dehşete kapılırlar. Sonra ise düşmanlarının gözü önünde onları göğe yükseltir.

11:13-14   Tam o saatte Yeruşalim şiddetli bir depremle sallanır, kentin onda biri yıkılır ve yedi bin kişi can verir. Geriye kalanlar, içtenlikle olmasa da O’nun gücünü kabul etmek zorunda kaldıkları için Tanrı’yı yüceltirler. İkinci ‘vay’ geçti.

Bu, 9:13’den 11:13’e dek söz edilen her şeyin ikinci ‘vay’ı kapsadığı anlamına gelmez. Aksine, 10’uncu bölüm ve 11:1-13 ikinci ‘vay’ (altıncı borazan) ile üçüncü ‘vay’ (yedinci borazan) arasındaki bir parantezdir.

G. Yedinci Borazan (11:15-19)

11:15   Yedinci borazanın çalınması, büyük sıkıntının sona erdiğini ve Mesih’in egemenliğinin başlamış olduğunu gösterir. Dünyanın egemenliği,2 Rabbimiz’in ve Mesihi’nin oldu. O sonsuzlara dek egemenlik sürecek.

11:16-17   Tanrı’nın önünde yüzüstü yere kapanan yirmi dört ihtiyar, O’na büyük gücünü kuşandığı ve egemenlik sürmeye başladığı için şükreder.

 11:18   İman etmeyen uluslar O’na kızar ve taç giyme törenini engellemeye çalışırlar. Ancak onlara kızma, ruhsal yaşama sahip olmayanları yargılama ve yeryüzünü mahvedenleri mahvetme sırası şimdi O’na gelmiştir. Rab’bin, küçük olsun büyük olsun kendi adından korkanları, peygamberleri ve kutsalları ödüllendirme zamanıdır.

11:19   Tanrı, İsrail halkıyla olan antlaşmasını unutmadı. Tanrı’nın gökteki tapınağı açılınca, O’nun Antlaşma Sandığı İsrail’e verdiği vaatlerin yerine geleceğinin simgesi olarak görünür. Şimşekler çakar, uğultular, gök gürlemeleri işitilir. Yer sarsılır ve şiddetli bir dolu fırtınası kopar.

 

Kutsal Kitap

1 Bana değneğe benzer bir ölçü kamışı verilip şöyle dendi: “Git, Tanrı’nın Tapınağı’nı ve sunağı ölç, orada tapınanları say!
2 Tapınağın dış avlusunu bırak, orayı ölçme. Çünkü orası, kutsal kenti* kırk iki ay ayaklarıyla çiğneyecek olan uluslara verildi.
3 İki tanığıma güç vereceğim; çul giysiler içinde bin iki yüz altmış gün peygamberlik edecekler.”
4 Bunlar yeryüzünün Rabbi önünde duran iki zeytin ağacıyla iki kandilliktir.
5 Biri onlara zarar vermeye kalkışırsa, ağızlarından ateş fışkıracak ve düşmanlarını yiyip bitirecek. Onlara zarar vermek isteyen herkesin böyle öldürülmesi gerekir.
6 Peygamberlik ettikleri sürece yağmur yağmasın diye göğü kapamaya yetkileri vardır. Suları kana dönüştürme ve yeryüzünü, kaç kez isterlerse, her türlü belayla vurma yetkisine sahiptirler.
7 Tanıklık görevleri sona erince dipsiz derinliklerden çıkan canavar onlarla savaşacak, onları yenip öldürecek.
8 Cesetleri, simgesel olarak Sodom ve Mısır diye adlandırılan büyük kentin anayoluna serilecek. Onların Rabbi de orada çarmıha gerilmişti.
9 Her halktan, oymaktan, dilden, ulustan insan üç buçuk gün cesetlerini seyredecek, cesetlerinin mezara konulmasına izin vermeyecekler.
10 Yeryüzünde yaşayanlar onların bu durumuna sevinip bayram edecek, birbirlerine armağanlar gönderecekler. Çünkü bu iki peygamber yeryüzünde yaşayanlara çok eziyet etmişti.
11 Üç buçuk gün sonra iki peygamber, Tanrı’dan gelen yaşam soluğunu alınca ayağa kalktılar. Onları görenler dehşete kapıldı.
12 İki peygamber gökten gelen yüksek bir sesin, “Buraya çıkın!” dediğini işittiler. Sonra düşmanlarının gözü önünde bir bulut içinde göğe yükseldiler.
13 Tam o saatte şiddetli bir deprem oldu, kentin onda biri yıkıldı. Depremde yedi bin kişi can verdi. Geriye kalanlar dehşete kapılıp gökteki Tanrı’yı yücelttiler.
14 İkinci “vay” geçti. İşte, üçüncü “vay” tez geliyor.
15 Yedinci melek borazanını çaldı. Gökte yüksek sesler duyuldu: “Dünyanın egemenliği Rabbimiz’in ve Mesihi’nin oldu. O sonsuzlara dek egemenlik sürecek.”
16 Tanrı’nın önünde tahtlarında oturan yirmi dört ihtiyar yüzüstü yere kapandı. Tanrı’ya tapınarak şöyle dediler: “Her Şeye Gücü Yeten, Var olan, var olmuş olan Rab Tanrı! Sana şükrediyoruz. Çünkü büyük gücünü kuşanıp Egemenlik sürmeye başladın.
17 (SEE 11:16)
18 Uluslar gazaba gelmişlerdi. Şimdiyse senin gazabın üzerlerine geldi. Ölüleri yargılamak, Kulların olan peygamberleri, kutsalları, Küçük olsun büyük olsun, Senin adından korkanları ödüllendirmek Ve yeryüzünü mahvedenleri mahvetmek zamanı da geldi.”
19 Ardından Tanrı’nın gökteki tapınağı açıldı, tapınakta O’nun Antlaşma Sandığı* göründü. O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Yer sarsıldı, şiddetli bir dolu fırtınası koptu.

1. McConkey, The Book of Revelation, sf.68, 69.

2. Bazı elyazmalarında, “Dünyanın egemenlikleri… oldu” diye geçer.