Mısır’dan Çıkış 3

Mısır’dan Çıkış Bölüm 3

 

III. TANRI MUSA’YI ÇAĞIRIYOR (3,4. Bölümler)

A. Yahve’nin Musa’ya Açıklanışı (3. Bölüm)

3:1-4   Yitro’nun sürüsünü güden Musa, bu süre içinde Tanrı’nın halkına önderlik edebilmek için önemli dersler aldı. Horev’e (Sina Dağı) gittiğinde, Rab Musa’ya ateşle yanan, ama tükenmeyen bir çalıdan yükselen alevlerin içinde göründü. Musa’ya, çarıklarını çıkartarak önünde durması söylenen çalı, Tanrı’nın yüceliğini ifade eder. Çalı aynı zamanda, Tanrı, halkının ortasında dururken, halkının yanıp tükenmeden var olabildiğinin simgesidir de. Bazı kişiler, çalının sıkıntı alevlerinde tükenmeden yanan İsrail’in yazgısını dahi görürler. Her birimiz bu çalı gibi, Tanrı için tükenmeden yanmalıyız. 1

3:5   Rab, Musa’ya halkını Mısır’dan kurtaracağını ve Kenan adı verilen verimli topraklara getireceğini vaat etti. Kenan diyarında, 8. ayette sıralanan altı putperest halk yaşamaktaydı. “Kutsal” sözcüğü, Kutsal Kitap’ta ilk kez burada karşımıza çıkar. Musa, çarıklarını çıkartmakla, yerin kutsal olduğunu kabul ettiğini gösterir.

3:6   Tanrı, Musa’ya atalarının Tanrısı olduğunun güvencesini verir; Tanrı, İbrahim, İshak ve Yakup’un Tanrısı’dır. Cole, bu açıklamanın önemini şu sözlerle belirtir:

Musa, halka yeni ya da tanımadığı bir Tanrı’dan söz etmemektedir. Halkın tanıdığı Tanrı hakkında tam bir açıklamada bulunur. Pavlus’un Ares Tepesi’nde Atinalılar’a söylediği sözler bile Musa’nın açıklaması kadar güçlü değildi (Elç.17:23). Musa ve Pavlus’un sözlerindeki tek gerçek benzerlik, Tanrı’nın kendisi hakkındaki daha sonraki yüzyıllarda Mesih’in gelişiyle sonuçlanan açıklamalarını sürdürmesi konusundadır. Ancak Musa zamanında yapılan açıklama, İsrail için daha sonra Mesih’in gelişinde görüleceği gibi, yeni ve sarsıcı oldu. 2

3:7-12   Musa, yetersizliğini ileri sürerek Tanrı’nın kendisini firavuna göndermesine itiraz etti. Ama Rab, Musa’ya kendisiyle birlikte olacağına ve Mısır’dan çıkartılan halkla, bu dağda (Sina Dağı) Kendisine tapınacağına söz verdi. J. Oswald Sanders bu konuda şu görüşü bildirir:

Musa’nın yetersizlik envanterinde yer alanları şöyle sıralayabiliriz: Güç eksikliği (3:11), bildiri eksikliği (3:13), yetki eksikliği (4:1), güzel konuşma eksikliği (4:10), görev için uygun olmama (4:13), daha önce uğradığı başarısızlık (5:23) ve İsrail halkı tarafından onaylanmama (6:12). Tüm yetersizliklerin bir araya geldiği bu listeden daha dolu bir listenin var olabileceğini düşünmek çok zordur. Ama isteksizliği ve alçakgönüllülük gibi görünen davranışları, Tanrı’yı hoşnut etmedi. “Tanrı Musa’ya öfkelendi” (4:14). Aslında, Musa’nın yetersizliğini göstermek için söylediği bahaneler, Tanrı’nın onu bu görev için seçme nedenleriydi. 3

3:13,14   Musa, Rab’bin sözcüsü olarak İsrail halkına geri döndüğünde, halkın kendisine soracaklarını önceden tahmin etti ve halka kim tarafından gönderildiğini söyleyebilmeyi istedi. Tanrı’nın kendisini ilk kez Yehova olarak açıkladığını görüyoruz: Ben BEN’İM. Yehova (tam olarak Yahve), İbranicedeki “olmak” hayah fiilinden gelir. Bu kutsal isim, “dört harf” (tetragrammaton) olarak bilinir. İngilizce’deki Yehovah, Tanrı’nın diğer adları olan Elohim ve Adonay sözcüklerinden sağlanan sesli işaretler ile İbranice’deki YHVH harflerinden oluşturulmuştur. YHVH’nin gerçek söylenişinden hiç kimse tam olarak emin değildir, çünkü eski İbrani imlası, alfabesinde gerçek sesliler kullanmazdı. Yine de, “Yahve” telaffuzu büyük olasılıkla doğrudur. Yahudiler, bu sözcüğü ağza alınmayacak kadar kutsal görürlerdi. Bu ad, Tanrı’nın kendiliğinden var olduğunu, kendi kendine yeterli, sonsuz 4 ve egemen olduğunu ifade eder. Tanrı’nın adı daha doğru olarak Ben BEN’İM şeklinde söylenebilir; bu sözcükler, Ben’im çünkü Ben’im anlamına da gelebilir.

3:15-22   Tanrı’nın kendisiyle birlikte olduğu ve halkının yardımına gelmeye hazır olduğu açıklamasıyla güçlenen Musa’ya, İsrail halkına yakında özgür olacaklarını bildirmesi söylendi. Musa aynı zamanda firavunu deneyecekti; İsrailliler’e Rab’be kurban kesmeleri için çölde üç gün yolculuk etmelerine izin vermesini rica etti. Bu bir aldatma girişimi değildi, yalnızca firavunun istekliliğini denemek için söylenmişti. Aynı zamanda Mısırlılar, kendileri için kutsal olan hayvanların öldürülmesine tanık olmayacaklardı. Tanrı, firavunun tanrısal güç tarafından zorlanmadıkça teslim olmayacağını biliyordu. 20. ayette belirtilen harikalar, Tanrı’nın Mısır üzerine gönderdiği belalardır. Tanrı’nın Mısırlılar’la işi bittiğinde, Mısırlılar Yahudi kadınlarına istedikleri her şeyi vermekten mutlu olacak hale geleceklerdi! Bu şekilde toplanan zenginlik, Yahudiler’in angaryacı Mısırlılar’ın egemenliğindeki ağır işlerine karşılık ödenen adil bir tazminat olacaktı. İsrailliler, altın ve gümüş takıları ve giysileri, “ödünç almadılar”; onları “istediler”. Mısırlılar kandırılmadılar, yalnızca Yahudiler’e adil olarak ücretlerini ödediler.

 

Kutsal Kitap

1 Musa kayınbabası Midyanlı Kâhin Yitronun sürüsünü güdüyordu. Sürüyü çölün batısına sürdü ve Tanrı Dağına, Horeve vardı.
2 RABbin meleği bir çalıdan yükselen alevlerin içinde ona göründü. Musa baktı, çalı yanıyor, ama tükenmiyor.
3 ‹‹Çok garip›› diye düşündü, ‹‹Gidip bir bakayım, çalı neden tükenmiyor!››
4 RAB Tanrı Musanın yaklaştığını görünce, çalının içinden, ‹‹Musa, Musa!›› diye seslendi. Musa, ‹‹Buyur!›› diye yanıtladı.
5 Tanrı, ‹‹Fazla yaklaşma›› dedi, ‹‹Çarıklarını çıkar. Çünkü bastığın yer kutsal topraktır.
6 Ben babanın Tanrısı, İbrahimin Tanrısı, İshakın Tanrısı ve Yakupun Tanrısıyım.›› Musa yüzünü kapadı, çünkü Tanrıya bakmaya korkuyordu.
7 RAB, ‹‹Halkımın Mısırda çektiği sıkıntıyı yakından gördüm›› dedi, ‹‹Angaryacılar yüzünden ettikleri feryadı duydum. Acılarını biliyorum.
8 Bu yüzden onları Mısırlıların elinden kurtarmak için geldim. O ülkeden çıkarıp geniş ve verimli topraklara, süt ve bal akan ülkeye, Kenan, Hitit, Amor, Periz, Hiv ve Yevus topraklarına götüreceğim.
9 İsraillilerin feryadı bana erişti. Mısırlıların onlara yapmakta olduğu baskıyı görüyorum.
10 Şimdi gel, halkım İsraili Mısırdan çıkarmak için seni firavuna göndereyim.››
11 Musa, ‹‹Ben kimim ki firavuna gidip İsraillileri Mısırdan çıkarayım?›› diye karşılık verdi.
12 Tanrı, ‹‹Kuşkun olmasın, ben seninle olacağım›› dedi, ‹‹Seni benim gönderdiğimin kanıtı şu olacak: Halkı Mısırdan çıkardığın zaman bu dağda bana tapınacaksınız.››
13 Musa şöyle karşılık verdi: ‹‹İsraillilere gidip, ‹Beni size atalarınızın Tanrısı gönderdi› dersem, ‹Adı nedir?› diye sorabilirler. O zaman ne diyeyim?››
14 Tanrı, ‹‹Ben Benim›› dedi, ‹‹İsraillilere de ki, ‹Beni size Ben Benim diyen gönderdi.›
15 ‹‹İsraillilere de ki, ‹Beni size atalarınızın Tanrısı, İbrahimin Tanrısı, İshakın Tanrısı ve Yakupun Tanrısı Yahve gönderdi.› Sonsuza dek adım bu olacak. Kuşaklar boyunca böyle anılacağım.
16 Git, İsrail ileri gelenlerini topla, onlara şöyle de: ‹Atalarınız İbrahimin, İshakın, Yakupun Tanrısı Yahve bana görünerek şunları söyledi: Sizinle ve Mısırda size yapılanlarla yakından ilgileniyorum.
17 Söz verdim, sizi Mısırda çektiğiniz sıkıntıdan kurtaracağım; Kenan, Hitit, Amor, Periz, Hiv ve Yevus topraklarına, süt ve bal akan ülkeye götüreceğim.›
18 ‹‹İsrail ileri gelenleri seni dinleyecekler. Sonra birlikte Mısır Kralına gidip, ‹İbranilerin Tanrısı Yahve bizimle görüştü› diyeceksiniz, ‹Şimdi izin ver, Tanrımız Yahveye kurban kesmek için çölde üç gün yol alalım.›
19 Ama biliyorum, güçlü bir el zorlamadıkça Mısır Kralı gitmenize izin vermeyecek.
20 Elimi uzatacak ve aralarında şaşılası işler yaparak Mısırı cezalandıracağım. O zaman sizi salıverecek.
21 ‹‹Halkımın Mısırlıların gözünde lütuf bulmasını sağlayacağım. Gittiğinizde eli boş gitmeyeceksiniz.
22 Her kadın Mısırlı komşusundan ya da konuğundan altın ve gümüş takılar, giysiler isteyecek. Oğullarınızı, kızlarınızı bunlarla süsleyeceksiniz. Mısırlılar’ı soyacaksınız.››

1. (3:1-4) İskoçyalı Eski Antlaşma araştırmacıları, “yanan çalı”yı, uygun bir şekilde amblemleri olarak uyarlamışlardı. Amblemin altında Latince şu  vecize yazılıydı: “Nec consummaretur” (“yine de tükenmiyor”).

2. (3:6) R. Alan Cole, Exodus: An Introduction and Commentary, s.66.

3. (3:7-12) J. Oswald Sanders, On to Maturity, s.56.

4. (3:13,14) Moffatt çevirisi gibi bazı Kutsal Kitap çevirileri adı, “Sonsuz” olarak çevir­mişlerdir. (Louis Segond’un Fransızca “L’eternel” çevirisi gibi.)