Luka 23

23
Luka Bölüm 23

K. İsa Pilatus’un Önünde (23:1-7)

23:1-2   İsa, Yüksek Kurul’un bütün üyeleri önünde yargılandıktan sonra Romalı Vali Pilatus’un önünde resmî bir şekilde yargılanması için apar topar Pilatus’a götürüldü. Din önderleri O’nu şimdi siyasi içerikli üç suçlamayla suçlayacaklardı. İlkin O’nu ulusu yoldan saptırmakla, yani halkı Roma’ya olan bağlılığından uzaklaştırmakla suçladılar. İkinci olarak, Yahudilerin Sezar’a vergi ödemelerine engel olduğunu söylediler. Son olarak da kendisinin Mesih olduğunu söyleyerek krallık tasladığını iddia ettiler.

23:3-7   Pilatus, İsa’ya kendisinin Yahudilerin kralı olup olmadığını sorduğu zaman İsa, “Söylediğin gibidir” diye yanıt verdi. Pilatus, O’nun bu iddiasını Roma İmparatorluğu karşısında herhangi bir tehdit oluşturur nitelikte yorumlamadı. İsa’yla yaptığı özel bir görüşmeden (Yu.18:33-38a) sonra, başkâhinlerle halka dönerek İsa’da hiçbir suç görmediğini söyledi. Ama toplanan kalabalık daha ısrarlı bir tutum takınarak İsa’yı, halkı Roma’ya olan bağlılığından caydırmak için kışkırtmakla, bu işlerini ilkin Celile’de başlatıp şimdi Kudüs’te sürdürmekle suçladılar. Pilatus Celile sözünü duyunca kendisinin bu sorumluluktan sıyrılabileceğini sandı. Çünkü Celile bölgesi Hirodes’in yönetimi altında bulunuyordu ve Pilatus, davayı Hirodes’e devrederek bu konuyla daha fazla uğraşmak istemiyordu. Nitekim o günlerde Celile yöneticisi Hirodes Fısıh kutlamaları için Kudüs’te bulunuyordu.

Hirodes Antipas, Beytlehem’deki iki yaşından küçük erkek çocukları katleden Büyük Hirodes’in oğluydu. Vaftizci Yahya’yı, kendisini erkek kardeşinin karısıyla bulunduğu yasa dışı ilişkisinden dolayı öldürten de bu Hirodes Antipas’tı. Yine İsa’nın “tilki” (Luk.13:32) diye adlandırdığı kimse de bu Hirodes’ti.

L. Hirodes’in Küçümseyici Sorgulaması (23:8-12)

23:8   Hirodes, karşısına İsa’nın getirildiğini görünce çok sevindi. Çünkü O’na ilişkin haberleri sürekli olarak işittiği için çoktandır O’nu görmek istiyor ve O’nun yapacağı bir mucizeye tanık olmayı umuyordu.

23:9-11   Hirodes, İsa’ya ne kadar çok soru sorduysa da hiç birinin karşılığını alamadı. Yahudiler suçlamalarında çok daha ileriye gittikleri halde İsa ağzını dahi açmadı. Yapabilecek tek şey olarak Hirodes, İsa’yı askerlerine dövdürtmeyi, gösterişli bir kaftan giydirip O’nunla alay etmeyi ve tekrar Pilatus’a geri göndermeyi düşünüyordu.

23:12   Pilatus ile Hirodes bu olaydan önce birbirlerine düşman oldukları halde, bu olay onları barıştırarak dost durumuna getirmişti. Her ikisi de Rab’be karşı olduklarından, anlaşıp dost olmaları pek güç olmamıştı. Birisi şöyle demiş: “Şeytan bir zarar verebilmek için kötü insanları birbirlerine olan düşmanlıklarını terk etmeye ikna edebilirken, Mesih inanlılarının iyilik yapabilmek için kendi dostluklarını dahi koruyamamaları Mesih inanlıları için yüz karasıdır!”

M. Pilatus’un Aldığı Karar: Suçsuz; ama Cezalandırılmalı (23:13-25)

23:13-17   Pilatus, bu Soylu Tutsağını doğruluk içerisinde serbest bırakmayı başaramadığından, şimdi kendisini kapana kısılmış görüyordu. Bunun üzerine Yahudi yöneticileri ve halkı toplayarak, onlara ne Hirodes’in ne de kendisinin İsa’da bir suç bulamadığını söyleyerek şöyle dedi: Bu adam “ölüm cezasını gerektiren hiçbir şey yapmamıştır.” Bu nedenle İsa’yı ilkin kamçılatmak, sonra da salıvermek istiyordu. Stewart şu yorumda bulunuyor:

Bu üzücü ödün, elbette bütünüyle haksız ve mantıksız bir ödündü. Bu, hem İsa’ya olan görevini yerine getirmeyi hem de kalabalıkları memnun etmeyi amaçlayan zavallı ve korkak bir canın görünümüydü. Ancak kızgın kâhinler, her ne pahasına olursa olsun böyle bir kararı kesinlikle kabul etmeyeceklerdi ve nitekim kabul etmemişlerdi. 1

23:18-23   Başkâhinler ile yöneticiler bu öneriye öfkeyle karşı geldiler. Ayaklanmaya katılmak ve adam öldürmek suçundan hapse atılmış olan Barabas’ın serbest bırakılmasını, O’nun yerine İsa’nın ölüm cezasına çarptırılmasını istediler. Pilatus İsa’yı yine salıvermek istediyse de, kalabalıklar ondan daha baskın çıktılar. Onlara her ne dediyse sözünü dinletemedi. Çünkü Tanrı Oğlu’nun çarmıha gerilip öldürülmesini ısrarla talep ediyorlardı.

23:24-25   Her ne kadar biraz önce İsa’nın suçsuz olduğunu söylediyse de, Pilatus şimdi kararını değiştirerek İsa’yı ölüm cezasına çarptırıyordu. Aynı zamanda da kalabalıkların isteği üzerine Barabas’ı salıveriyordu.

N. İnsanoğlu Çarmıha Götürülüyor (23:26-32)

23:26   Cuma sabahı saat 9.00 sularıydı. İsa’nın çarmıha gerileceği yere giderlerken askerler, Simun adlı bir Kireneli’ye, İsa’nın çarmıhını taşıttılar. Bu adamla ilgili çok şey bilinmese de, iki oğlunun daha sonraları iyi tanınan birer Mesih inanlısı olduklarına inanıyoruz (Mar.15:21).

23:27-30   İsa, götürülürken büyük bir halk topluluğu arkasından geliyor ve kadınlar da O’nun için ağlıyordu. İsa bu kadınlara “Kudüs kızları” diye seslenerek onların Kendisi için değil, kendileri ve çocukları için ağlamalarını söyledi. Burada İ.S. 70 yılında Kudüs üzerine gelecek olan büyük yıkımdan söz ediyordu. O günlerde çekilecek olan elem ve üzüntüler o denli büyük olacaktı ki, utanç ve yüz karası sayılan kısır kadınlar, özellikle şanslı ve mutlu olarak görüleceklerdi. Roma orduları başkomutanı Titus’un estirdiği terör ve sıkıntının çokluğundan insanlar, dağların üzerlerine düşmelerini, tepelerin de kendilerini örtmelerini dileyeceklerdi.

23:31   Bundan sonra İsa şu sözleri ekledi: “Yaş ağaca böyle yaparlarsa, kuruya neler olacaktır?” Yaş ağaç İsa’nın kendisi, kuru ağaç da İsrail’di. Eğer Romalılar, Tanrı’nın günahsız ve suçsuz Oğlu’na bunca utanç ve elemi yükleyebilmişlerse, Tanrı’nın suçsuz Mesih’ini öldüren suçlu katillerin üzerine, kim bilir, ne büyük yargılar gelecekti!

23:32   İsa Mesih ile birlikte idam edilmek üzere iki kişi, yani iki suçlu da götürülüyordu.

O. İsa’nın Çarmıha Gerilişi (23:33-38)

23:33   İsa’ya verilen ölüm cezasının infaz edileceği yerin adı Kafatası’ydı. Belki de bu tepe görünüş olarak bir kafatasını andırıyordu ya da burası bir ölüm yeri olduğundan ve kafatasları genellikle ölümü akla getirdiğinden buraya bu ad veriliyordu. Kutsal Yazılarda İsa’nın çarmıha geriliş olayının bu denli kısaca ve ölçülü bir biçimde anlatılıyor olması oldukça dikkate değerdir. Buradaki korkunç ayrıntılar, bazılarının sandığı gibi bilerek uzatılmamışlardır. Çok basit olarak olay şöyle tanımlanıyor: İsa’yı… çarmıha gerdiler. 2 Stewart yine konuyla ilgili şu gözlemde bulunuyor:

Mesih’in öleceği düşüncesi pek öyle ihtimal verilen bir olay olarak değerlendirilmiyordu. Hele hele O’nun bu şekilde öleceği düşüncesi hiç de inanılır bir şey değildi. Çarmıh da dahil olmak üzere Mesih’in elini sürdüğü her şey O’nun tarafından gösteriş ve güzellikle süslenmiş, değiştirilmiş ve kutsanmıştır. Ancak şu hiçbir zaman unutulmamalıdır ki O, bu çarmıhı yukarıya ne denli korkunç derinlikten kaldırmış, oraya çakılıp havaya kaldırılmakla çok derin ve önemli işler gerçekleştirmiştir. 3

Kan döküp ölmeye mahkûm olan
Kişi ile birlikte yukarıya kaldırılan
Çarmıhın ne anlama geldiğini,
Ey Rab bana da öğret.
— Lucy A. Bennet.

O gün Golgota tepesinde üç çarmıh vardı. Birisi, ortada Mesih’in çakılı olduğu; diğerleri de biri Mesih’in sağında, diğeri de solunda bulunan haydutların çakılı oldukları çarmıhlardı. Bu görünüm Yeşaya Peygamberin önbildirisinin aynı zamanda bir gerçekleşmesi demek oluyordu: “Suçlularla bir sayıldı” (Yşa.53:12).

23:34   İsa, sonsuz bir lütuf ve sevgi içerisinde çarmıh üzerinde şöyle haykırdı: “Baba, onları bağışla! Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.” Bu duayla belki de insanlık üzerine dökülecek bir gazabın da önüne geçilmiştir! Morgan, Kurtarıcı’nın sevgisini şu sözlerle dile getiriyor:

İsa’nın canında ne bir acılık; Kendisine acı çektiren insanların cezalandırılmaları için ne bir istek, ne de bir kızgınlık vardı. İnsanlar intikam alma olayından hayranlıkla söz ederler. İsa’nın bu şekilde dua ettiğini duyduğum zaman, intikam düşüncesinin bulunacağı tek yerin cehennem olacağını şimdi çok daha iyi anlıyorum. 4

Bundan sonra İsa’nın giysilerini aralarında paylaşıp dikişsiz elbisesi için kura çektiler.

23:35-38   Yöneticiler çarmıhın önünde durarak İsa’yla alay ediyorlar ve eğer kendisi gerçekten de Tanrı’nın seçtiği Mesih ise, bunu kendini kurtararak kanıtlasın diye O’na meydan okuyorlardı. Askerler de O’nunla alay ettiler. O’na ekşi şarap sunarak kendisini kurtarmasını söylediler. Ayrıca başının üzerine şu yaftayı astılar:

“YAHUDİLERİN KRALI BUDUR.”

Yine Stewart’ın şu sözlerine yer verelim:

Bu yazının üç dilde birden –Grekçe, Latince ve İbranice– yazılmış olduğu gerçeğinde yatan önemi görmezlikten gelemeyiz. Bu uygulama, hiç şüphe yok ki herkesin bunu kolaylıkla okuyabilmesi için yapılmış olmalıdır. Ama Mesih inanlıları bunu her zaman İsa’nın evrensel efendiliğinin bir simgesi olarak görmektedir. Bunlar dünyanın en büyük üç diliydi; her biri aynı gerçeği ilan ediyordu. Grekçe kültür ve bilgi diliydi. Bu kapsamda yazı İsa’nın kral olduğunu söylüyordu. Latince hukuk ve devlet diliydi. Bu kapsamda orada İsa kraldı! İbranice Tanrı tarafından açıklanan inancın diliydi. İsa burada da kraldı! Bu durumda ölürken bile O’nun başında birçok taç bulunuyordu (Esi.19:12). 5

Ö. İki Haydut (23:39-43)

23:39-41   Diğer İncil kayıtlarından öğrendiğimize göre başlangıçta bu haydutların her ikisi de İsa’yı lanetlemişti. Eğer kendisi Mesih ise neden hem kendisini hem de onları kurtarmıyordu? Ama sonra bunlardan birinin yüreği değişti. Karşısındaki arkadaşına bakarak onu bu düşüncesizliği nedeniyle azarladı. Çünkü her ikisi de işlemiş oldukları suçların karşılığını çekiyordu. Bu cezayı kendileri hak etmişti. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmamıştı.

23:42   Tövbekâr haydut İsa’ya dönerek, Rab’den 6 yeniden gelip Egemenliğini kurduğu zaman kendisini anmasını istedi. Böyle bir iman İsa’nın hemen dikkatini çekmişti. Çünkü ölmek üzere olan bu haydut İsa’nın ölümden dirileceğine ve sonunda yeryüzünde egemenlik süreceğine inanmıştı.

23:43   İsa onun bu imanını, onun aynı gün kendisiyle birlikte cennette bulunacağı vaadiyle ödüllendirdi. Cennet, Pavlus’un 2. Korintliler 12:2-4’te sözünü ettiği üçüncü gök ile aynı şeydir ve Tanrı’nın bulunduğu yer demektir. Bugün benimle birlikte cennette olacaksın! Bugün hiç gecikmeden, beklemeden hemen cennette olmak. Benimle birlikte – Kiminle? Rab İsa ile birlikte! Cennette – Kim bilir, ne büyük bir mutluluk olacak orada! Charles R. Erdman şöyle yazıyor:

Bu olay bize Kurtuluşun sadece tövbeye ve iman etmeye dayalı olduğu gerçeğini bir kez daha gösteriyor. Bununla birlikte birtakım önemli şeyler daha söylemektedir. Sözgelimi, kurtuluşun dinsel tören ve kutlamalardan tamamen bağımsız, ayrı bir şey olduğu gösterilir. Çünkü çarmıh üzerindeki haydudun vaftiz olacak ya da Rab’bin Sofrası’na katılacak kadar ne bir fırsatı ne de zamanı vardı. Kendisini hoş karşılamayan bir kalabalık önünde ve yöneticilerle askerlerin alayları arasında bulunduğu halde imanını büyük bir cesaretle ağzıyla ikrar etti; böyle olduğu halde herhangi bir biçimsel ibadete katılmadan kurtuldu. Yine bu olay Kurtuluşun iyi işlerden ve sevaplardan tamamen ayrı bir şey olduğunu göstermektedir. Burada ayrıca “canın uyuması” olayının olmadığı da görülmektedir. Beden uyuyabilir; ama bilinçlilik, yani olup bitenlerden haberdar olma durumu devam etmektedir. Bu olay, ölülerin beklediği “Araf” diye bilinen bir yerin olmadığını da göstermektedir. Tövbe eden bir haydut, günah ve utanç dolu bir yaşamdan bir anda bereket ve kutluluk dolu bir yaşama geçmişti. Yine bu olay kurtuluşun evrensel bir şey olmadığını da gösterir. Çünkü iki haydut bulunmaktaydı; bunlardan biri kurtuldu, diğeri kurtulmadı. Son olarak, ölümden sonra karşımıza çıkacak olan sevincin kaynağı, Mesih ile kişisel bir ruhsal paydaşlıktır. Ölmekte olan hayduda verilen vaadin en önemli noktası şuydu: “Benimle birlikte olacaksın!” İşte, Mesih’le birlikte olmak için ayrılışımız bizim en kutlu güvencemizdir ve böyle bir şey diğer bütün şeylerden çok daha iyidir! 7

İsa’nın bir tarafındaki kişi cennete giderken, diğer tarafındaki de cehenneme gidecektir. Sen, İsa’nın çarmıhının hangi tarafındasın? Cennete giden kişinin bulunduğu tarafta mısın, yoksa cehenneme giden kişinin bulunduğu tarafta mı?

P. Üç Saat Süren Karanlık (23:44-49)

23:44   Bütün ülkenin (ya da yeryüzünün; Grekçe’de bu her iki anlama da gelebilmektedir) üzerine saat on ikiden saat üçe kadar süren bir karanlık çöktü. Bu, İsrail ulusu için bir belirtiydi. Işık’ı reddettikleri için Tanrı tarafından körleştirilerek karanlığa götürülüyorlardı.

23:45   Tapınaktaki perde baştan aşağıya kadar ortasından ikiye yırtıldı. Bu bize, Tanrı’ya İsa Mesih’in ölümü aracılığıyla, iman yoluyla yaklaşan herkesin O’na ulaşabileceği yolun açılmış olduğunu göstermektedir (İbr.10:20-22).

23:46-47   İsa, ağacın üzerine gerilerek kendi bedeninde çekmiş olduğu günahlarımızın gerektirdiği cezayı karanlığın hüküm sürdüğü bu üç saatlik zaman içerisinde çekti. Bu zamanın bitiminde ruhunu, Babası olan Tanrı’nın ellerine teslim ederek yaşamını gönüllü bir şekilde O’nun ellerine bıraktı. Bu durum karşısında oldukça etkilenen Romalı yüzbaşı, “Gerçekten bu adam doğru biriydi!” diyerek Tanrı’yı yüceltmeye başladı.

23:48-49   Olup biteni seyretmek için oraya toplanmış olan halkın tümü, bu gördükleri karşısında göğüslerini döve döve geri döndüler. İçlerinde Celile’den O’nun peşinden gelmiş olan kadınlar da dahil olmak üzere birçok sadık izleyicisi uzakta durmuş, dünya tarihindeki bu en çarpıcı olayı seyrediyordu.

R. İsa’nın Yusuf’un Mezarına Konuluşu (23:50-56)

23:50-54   Yusuf, bu ana kadar Rab İsa Mesih’in gizli bir öğrencisiydi. Kendisi Yahudi Yüksek Kurulu’nun bir üyesi olduğu halde, İsa’yla ilgili almış oldukları kararı onaylamamıştı. Şimdi büyük bir cesaretle Pilatus’a giden Yusuf, ondan çarmıh üzerinde asılı bulunan İsa’nın cesedini kaldırma ve uygun bir şekilde gömme ayrıcalığının kendisine verilmesini istedi (Saat öğleden sonra 3 ile 6 arası olmalıydı). Yusuf kendisine bu iznin verilmesi üzerine hemen cesedi çarmıhtan indirdi, keten bezlere sardı ve daha önce hiç kimsenin konulmadığı kayaya oyulmuş bir mezara yatırdı. Bu olay, Hazırlık günü olan Cuma günü oldu. Sept günü başlamak üzereydi denildiği zaman, Yahudilerin Sept gününün cuma günü güneş batımı ile birlikte başladığını unutmayalım.

23:55-56   Celile’den gelen sadık ve imanlı kadınlar, Yusuf’un ardından giderek mezarı ve İsa’nın cesedinin oraya nasıl konulduğunu gördüler. Yeniden gelip sevdikleri Kişi’nin bedenini yağlayabilmek için evlerine dönerek baharat ve hoş kokulu yağlar hazırladılar. Yusuf, İsa’yı gömmekle bir anlamda kendisini de gömüyordu. Bu hareketi onu, yaşam ve yücelik Rab’bini çarmıha geren ulustan sonsuza kadar ayırıyordu. Kendisi bir daha Musevîliğe bağlı olmayacak, tersine bunun karşısında tanıklık yaparak yaşayacaktı.

Kadınlar, tüm cumartesi gününü Sept günü yasaları uyarınca dinlenerek geçirdiler.

 

Kutsal Kitap

1 Sonra bütün kurul üyeleri kalkıp İsa’yı Pilatus’a götürdüler.
2 O’nu şöyle suçlamaya başladılar: “Bu adamın ulusumuzu yoldan saptırdığını gördük. Sezar’a* vergi ödenmesine engel oluyor, kendisinin de Mesih*, yani bir kral olduğunu söylüyor.”
3 Pilatus İsa’ya, “Sen Yahudiler’in Kralı mısın?” diye sordu. İsa, “Söylediğin gibidir” yanıtını verdi.
4 Pilatus, başkâhinlerle halka, “Bu adamda hiçbir suç görmüyorum” dedi.
5 Ama onlar üstelediler: “Yahudiye’nin her tarafında öğretisini yayarak halkı kışkırtıyor; Celile’den başlayıp ta buraya kadar geldi” dediler.
6 Pilatus bunu duyunca, “Bu adam Celileli mi?” diye sordu.
7 İsa’nın, Hirodes’in* yönetimindeki bölgeden geldiğini öğrenince, kendisini o sırada Yeruşalim’de bulunan Hirodes’e gönderdi.
8 Hirodes İsa’yı görünce çok sevindi. O’na ilişkin haberleri duyduğu için çoktandır O’nu görmek istiyor, gerçekleştireceği bir belirtiye tanık olmayı umuyordu.
9 O’na birçok soru sordu, ama O hiç karşılık vermedi.
10 Orada duran başkâhinlerle din bilginleri, İsa’yı ağır bir dille suçladılar.
11 Hirodes de askerleriyle birlikte O’nu aşağılayıp alay etti. O’na gösterişli bir kaftan giydirip Pilatus’a geri gönderdi.
12 Bu olaydan önce birbirine düşman olan Hirodes’le Pilatus, o gün dost oldular.
13 Pilatus, başkâhinleri, yöneticileri ve halkı toplayarak onlara, “Siz bu adamı bana, halkı saptırıyor diye getirdiniz” dedi. “Oysa ben bu adamı sizin önünüzde sorguya çektim ve kendisinde öne sürdüğünüz suçlardan hiçbirini bulmadım.
14 (SEE 23:13)
15 Hirodes de bulmamış olmalı ki, O’nu bize geri gönderdi. Görüyorsunuz, ölüm cezasını gerektiren hiçbir şey yapmadı.
16 Bu nedenle ben O’nu dövdürüp salıvereceğim.”
17 (TEXT OMITTED)
18 Ama onlar hep bir ağızdan, “Yok et bu adamı, bize Barabba’yı salıver!” diye bağırdılar.
19 Barabba, kentte çıkan bir ayaklanmaya katılmaktan ve adam öldürmekten hapse atılmıştı.
20 İsa’yı salıvermek isteyen Pilatus onlara yeniden seslendi.
21 Onlar ise, “O’nu çarmıha ger, çarmıha ger!” diye bağrışıp durdular.
22 Pilatus üçüncü kez, “Bu adam ne kötülük yaptı ki?” dedi. “Ölüm cezasını gerektirecek hiçbir suç bulmadım O’nda. Bu nedenle O’nu dövdürüp salıvereceğim.”
23 Ne var ki onlar, yüksek sesle bağrışarak İsa’nın çarmıha gerilmesi için direttiler. Sonunda bağırışları baskın çıktı ve Pilatus, onların isteğinin yerine getirilmesine karar verdi.
24 (SEE 23:23)
25 İstedikleri kişiyi, ayaklanmaya katılmak ve adam öldürmekten hapse atılan kişiyi salıverdi. İsa’yı ise onların isteğine bıraktı.
26 Askerler İsa’yı götürürken, kırdan gelmekte olan Simun adında Kireneli bir adamı yakaladılar, çarmıhı sırtına yükleyip İsa’nın arkasından yürüttüler.
27 Büyük bir halk topluluğu da İsa’nın ardından gidiyordu. Aralarında İsa için dövünüp ağıt yakan kadınlar vardı.
28 İsa bu kadınlara dönerek, “Ey Yeruşalim kızları, benim için ağlamayın” dedi. “Kendiniz ve çocuklarınız için ağlayın.
29 Çünkü öyle günler gelecek ki, ‘Kısır kadınlara, hiç doğurmamış rahimlere, emzirmemiş memelere ne mutlu!’ diyecekler.
30 O zaman dağlara, ‘Üzerimize düşün!’ ve tepelere, ‘Bizi örtün!’ diyecekler.
31 Çünkü yaş ağaca böyle yaparlarsa, kuruya neler olacaktır?”
32 İsa’yla birlikte idam edilmek üzere ayrıca iki suçlu da götürülüyordu.
33 Kafatası denilen yere vardıklarında İsa’yı, biri sağında öbürü solunda olmak üzere, iki suçluyla birlikte çarmıha gerdiler.
34 İsa, “Baba, onları bağışla” dedi. “Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.” O’nun giysilerini aralarında paylaşmak için kura çektiler.
35 Halk orada durmuş, olanları seyrediyordu. Yöneticiler İsa’yla alay ederek, “Başkalarını kurtardı; eğer Tanrı’nın Mesihi*, Tanrı’nın seçtiği O ise, kendini de kurtarsın” diyorlardı.
36 Askerler de yaklaşıp İsa’yla eğlendiler. O’na ekşi şarap sunarak, “Sen Yahudiler’in Kralı’ysan, kurtar kendini!” dediler.
37 (SEE 23:36)
38 Başının üzerinde şu yafta vardı: YAHUDİLER’İN KRALI BUDUR
39 Çarmıha asılan suçlulardan biri, “Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!” diye küfür etti.
40 Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. “Sende Tanrı korkusu da mı yok?” diye karşılık verdi. “Sen de aynı cezayı çekiyorsun.
41 Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı.”
42 Sonra, “Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an” dedi.
43 İsa ona, “Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın” dedi.
44 Öğleyin on iki sularında güneş karardı, üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü. Tapınaktaki perde* ortasından yırtıldı.
45 (SEE 23:44)
46 İsa yüksek sesle, “Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum!” diye seslendi. Bunu söyledikten sonra son nefesini verdi.
47 Olanları gören yüzbaşı, “Bu adam gerçekten doğru biriydi” diyerek Tanrı’yı yüceltmeye başladı.
48 Olayı seyretmek için biriken halkın tümü olup bitenleri görünce göğüslerini döve döve geri döndüler.
49 Ama İsa’nın bütün tanıdıkları ve Celile’den O’nun ardından gelen kadınlar uzakta durmuş, olanları seyrediyorlardı.
50 Yüksek Kurul* üyelerinden Yusuf adında iyi ve doğru bir adam vardı.
51 Bir Yahudi kenti olan Aramatya’dan olup Tanrı’nın Egemenliği’ni umutla bekleyen Yusuf, Kurul’un kararını ve eylemini onaylamamıştı.
52 Pilatus’a gidip İsa’nın cesedini istedi.
53 Cesedi çarmıhtan indirip keten beze sardı, hiç kimsenin konulmadığı, kayaya oyulmuş bir mezara yatırdı.
54 Hazırlık Günü’ydü* ve Şabat Günü* başlamak üzereydi.
55 İsa’yla birlikte Celile’den gelen kadınlar da Yusuf’un ardından giderek mezarı ve İsa’nın cesedinin oraya nasıl konulduğunu gördüler.
56 Evlerine dönerek baharat ve güzel kokulu yağlar hazırladılar. Ama Şabat Günü, Tanrı’nın buyruğu uyarınca dinlendiler.

1. A.g.e., s.161.

2.İngilizce Kutsal Kitap’ta “Calvary” ismi yalnız bu ayette geçer. Bir çok ki­lise kendisine “Calvary… Church” adını vermiştir.

3. Stewart, Life and Teaching, s.168

4. Morgan, Luke, s.269.

5. Stewart, Life and Teaching, s.168

6. El yazısı metinlerin çoğunluğunda bulunan geleneksel okunuş biçimi olan “Ya Rab, beni anımsa,” NU metninde bulunan “İsa beni anımsa”dan çok daha etki­leyicidir. Aynı zamanda “Efendim” anlamına gelen Ya Rab unvanı, o zamanlar yay­gın bir insan adı olan İsa adının gösterdiği imandan çok daha derin bir iman göster­mektedir.

7. Erdman, Luke, s.117,118