2:1 Beşinci olarak, Pavlus’un Yeruşalim’i bir sonraki ziyareti sırasında elçiler, onun yaydığı müjdenin Tanrı’dan olduğuna karar verdiler (2:1-10). Kilise Yeruşalim’de başladığı ve elçiler bu şehri az çok merkezleri yaptıklarından bazı imanlılar oradaki kiliseyi “ana kilise” olarak hissediyorlardı. Böylece Pavlus Yeruşalim’deki elçilerden biri olmadığı için diğerlerinden aşağı olduğu suçlamasıyla uğraşmak zorunda kalmıştı. Bu suçlamayı Yeruşalim’e sonradan yaptığı gezinin ayrıntılı bir açıklamasıyla yanıtlıyor. Bunun Rab’be gelişinden on dört yıl sonra mı yoksa ilk gezisinden sonra mı olduğunu bilmiyoruz. Mesih’ten, arkadaşı Barnaba ve uluslardan olup Pavlus aracılığıyla Rab’be gelen hizmet arkadaşı Titus ile birlikte gitmesi için bir esin aldığını biliyoruz. Yahudiliği savunanlar Titus’un tam kurtuluş için sünnet olması gerektiğinde ısrar ettiler. Elçi Pavlus buna sert bir şekilde karşı çıktı, çünkü gerçeğin tehlikede olduğunu fark etmişti. Daha sonra Pavlus’un kendisi Timoteos’u sünnet ettirmiştir, ama bunu gerektiren önemli bir ilke yoktu (Elç.16:3).
2:2 Pavlus Yeruşalim’e vardığında boş yere koşmasın ya da koşmuş olmasın diye uluslar arasında yaydığı müjdeyi özel olarak ileri gelenlere anlattı. Neden Pavlus özel olarak önderlere konuştu da tüm kiliseye konuşmadı? Yanlış bir şey vaaz ettiği takdirde onların müjdesini onaylamalarını mı istedi? Elbette ki hayır! Bu, elçinin söylediklerinin tamamen karşıtıdır. Duyurduğu müjdeyi kendisine Tanrı’nın açıklandığında ısrar etti. Vaaz ettiği öğretinin gerçekliğinden kuşkusu yoktu. Gerçek açıklama başka yerde aranmalıdır. İlkin önderlerle konuşmak yaygın bir nezaket kuralıydı. Aynı zamanda önderlerin Pavlus’un müjdesinin içtenliğine tümüyle ikna olmaları arzulanmıştı. Herhangi bir soru ya da güçlükleri varsa, Pavlus onları başlangıçta yanıtlamak istiyordu. O zaman topluluğun önüne diğer elçilerin tam desteğini alarak çıkabilirdi. Çok sayıda insanla uğraşırken, duygusal etkilerin kiliseye hükmetme tehlikesi daima vardır. Dolayısıyla Pavlus müjdesini başlangıçta, mümkün olduğunca topluluk isterisinden özgür bir ortamda özel olarak sunmayı arzuladı. Eğer Pavlus farklı bir şekilde davransaydı, kiliseyi Yahudiler ve diğer uluslar şeklinde iki kanada bölen ciddi bir tartışma başlayabilirdi. O zaman da Pavlus’un Yeruşalim’i ziyaret amacı bozguna uğramış olurdu. Boş yere koşmayayım ya dakoşmuş olmayayım diye derken bunu kastetmektedir. 2:3 Yasaya bağlılık sorunu Titus ile ilgili durumda doruk noktasına ulaştı. Yeruşalim’deki kilise uluslardan olan bu kişiyi aralarına kabul edecek miydi yoksa önce sünnet olması için ısrar mı edecekti?2 Hatırı sayılır tartışmalardan sonra elçiler kurtuluş için sünnetin gerekli olmadığına karar verdiler. Pavlus ses getiren bir zafer kazandı.3 2:4 Pavlus’un Yeruşalim’e gönderilmesinin altında yatan neden, 2. ve 4. ayetlerin başlangıçları arasında bağlantı kurularak anlaşılır. “Tanrısal esine uyarak gittim… gizlice aramıza sızan sahte kardeşler vardı.” Bununla daha önce Antakya’da olanlar kastedilmektedir (Elç.15:1-2). Yeruşalimli imanlı gözüken bazı Yahudi öğretmenler bir şekilde gizlice Antakya’daki kiliseye getirilmişlerdi ve kurtuluş için sünnetin zorunlu olduğunu öğretiyorlardı. 2:5 Pavlus ve Barnaba onlara şiddetle karşı çıkmışlardı. Konuyu halletmek için Pavlus, Barnaba ve diğerleri, elçiler ve ihtiyarların görüşlerini almak üzere Yeruşalim’e gittiler. 2:6 Yeruşalim’de önder olarak kabul edilen kişiler onun ne söylediklerine ne de bir elçi olarak kendisine hiçbir eklemede bulunmadılar. Bu dikkat çeken bir durumdu. Önceki bölümde vurgulamış olduğu gibi diğer elçilerle teması yok denecek kadar az olmuştu. Şimdi nihayet onlarla görüştüğünde Pavlus’un da kendilerinin duyurduğu müjdenin aynısını duyurduğunu kabul ettiler. Bu ne kadar önemli bir noktadır! Bu Yahudi önderler Pavlus’un duyurduğu müjdenin kusurlu olmadığında fikir birliğine vardılar. Pavlus kendilerinden bağımsızdı; kendileri tarafından eğitilmemişti. Buna rağmen duyurdukları müjde ile Pavlusun müjdesi tıpatıp aynıydı (Pavlus’un niyeti diğer elçileri küçümsemek değildir. Yalnızca kim olurlarsa olsunlar, sırf Rab İsa yeryüzündeyken kendisiyle beraber oldular diye, Pavlus’un gözünde en üstün yetkiye sahip değillerdi. Tanrı insanı bu tür dış ayrımlara göre kabul etmez). 2:7,8 Yeruşalim’deki elçiler, aynen Petrus’un Yahudilere gönderilmiş olması gibi Petrus’un da, hak edilmemiş iyilik aracılığıyla müjdeyi sünnetsizlere (uluslar) götürmekle görevlendirilmiş olduğunu fark ettiler. Her iki adamın müjdeleri aynıydı, ancak müjdeyi farklı milletlere duyurdular. 2:9,10 Hatta topluluğun direkleri sayın Yakup, Kifas (Petrus) ve Yuhanna, Tanrı’nın Pavlus aracılığıyla çalıştığını sezdiler ve uluslara müjde götürme beraberliğinin işareti olarak ona ve Barnaba’ya sağ ellerini uzattılar. Bu resmi bir atama olmayıp, yalnızca Pavlus’un işine duydukları sevgi dolu ilgilerinin bir ifadesiydi. Tek ricaları Pavlus ve Barnaba’nın yoksulları hatırlamalarıydı, ki bu da zaten Pavlus’un yapmaya gayret ettiği şeydi.
C. Pavlus, Petrus’u Azarlıyor (2:11-21)
|
Kutsal Kitap
1 On dört yıl aradan sonra Titus’u da yanıma alıp Barnaba’yla birlikte yine Yeruşalim’e gittim. |
1. E.F. Kevan, daha fazla belge yoktur.
2. Sünnet erkeklere yapılan küçük bir ameliyattır. Tanrı, sünneti, İbrahim ve soyu ile yaptığı antlaşmasının bir işareti olarak istedi. Yani O, onların Tanrısı, onlar da O’nun halkı olacaktı (Yar.17:1-11). Sünnet yalnızca fiziksel bir işaret değil, ruhsal bir simgeydi de. İbrahim, Tanrı’ya duyduğu güvenin bir işareti olarak sünnet edilmişti (Rom.4:11). Yahudiler kısa zaman içinde sünnetin ruhsal anlamını unutup sünneti basit bir gelenek olarak sürdürdüler. Böylece bu adet Tanrı’nın gözündeki değerini yitirdi.
Yeni Antlaşma’da, Tanrı artık hem Yahudi hem de Yahudi olmayanlara lütufla davrandığından, sünnet buyruğu yoktur. Kilisenin ilk yıllarında bir grup Yahudi, kurtuluş için imanlıların sünnet olması gerektiği konusunda ısrar ediyordu. Dolayısıyla bu grup sünnet yanlıları olarak anılmaktaydı (Gal.2:12).
3. Yeruşalim’deki bu toplantının oldukça geniş bir hikayesi Elçilerin İşleri 15. bölümde verilir. Bu bölümün dikkatle incelenmesi gerekir.
4. 2. nota bakınız.
5. Noktalama ve tırnak işaretleri yazara aittir. Bazı yorumcular alıntıyı burada bitirir ve 15-21. ayetleri Pavlus’un Petrus’a söylediğinin daha sonraki bir açıklaması olarak görürler.
6. W.M.Clow, The Cross in the Christian Experience, s.114.