28:1-11 Bu güzel bölüm, 12 ve 20. ayetlerdeki soruyu temel alır:
İnsanlar değerli metal ve mücevherleri kazarak çıkarmak için büyük ustalık gösterir ve uğraş verirler. Burada, bölümün ilk kısmında insan aklı (madencilik alanında görülen), bilgeliği bulma gücüne erişememiştir. 13-19. ayetlerde insan zenginliklerinin bilgeliği satın alamayacağı, 21-28. ayetlerde de bilgeliği yalnızca Tanrı’nın sağladığı görülür. Eski zamanlardaki madenciliğin tanımı çok çekicidir, ama çevirmenler açısından bazı güçlükler içerir. 4. ayet özellikle zordur: Buradaki metinle ilgili, neredeyse her İngilizce çeviri farklı bir anlayışa sahiptir. Andersen’in yorumu şöyledir: “Her bir çevirmenin önünde aynı İbranice metnin bulunduğuna inanmak zordur.” 1 İnsanı “bir kurtçuk” olarak adlandıran Bildat’ın aksine, Eyüp maden kazan insanın akıllı olduğunu kabul eder:
28:12-19 Bilgelik yolunu bulmak kolay değildir. Karada ya da denizde keşfedilemez, satın alınamaz ya da uygun bir fiyat biçilemez. Çünkü bilgeliğin değeri, yakutların ve sarı safirlerin çok üstündedir. Bilgeliğe saf altınla bile değer biçilemez. 28:20-28 Bilgelik ve anlayış, yaşayan tüm canlıların gözlerinden gizlenmiştir. Yok oluş ve ölüm… Bunlarla ilgili konuların ancak fısıltısı işitilmiştir. Doğanın tasarımını yapan aynı Tanrı, bilgeliğin kaynağıdır. Çünkü O bildirmiş ve hazırlamıştır. O’ndan korkmak bilgelik, kötülükten uzaklaşmak anlayıştır. Bu bölüm, her zaman anlamasak bile, Tanrı’nın takdirine boyun eğmemiz gerektiğini belirtiyor gibidir. |
Kutsal Kitap
1 Gümüş maden ocağından elde edilir, |
1. Andersen, Job, s.225.
2. A.g.e.