2:1 Mesih inanlıları göksel hayatın ortakları olduklarına göre, aşağıda belirtilen sevgisiz davranış örneklerini terk etmelidirler: Hile (Düzenbazlık) – Güvenilirlik ve dürüstlüğün karşısındaki her çeşit davranış. Eksik vergi beyanından tutun da, sınavlarda kopya çekmek, yaşını birkaç yaş küçük söylemek, memurlara rüşvet vermek ve çalışma hayatında karanlık işlere bulaşmak gibi şeyler buna örnek olarak gösterilebilir. İkiyüzlülük – Samimi olmamak, yapmacık davranmak. İkiyüzlü kişiler, kendi içyüzünü göstermeyip başka birisiymiş gibi davranan, ama gerçekte öyle olmayan tiyatro oyuncularına benzerler. Bu kişiler kendi evlerinde karısı ve çocuklarıyla kedi köpek gibi birbirlerini yedikleri halde, çevrelerine mutlu bir aile babası gibi görünürler. Pazar günleri kiliseye giderek kendilerini gayet ruhsal biri olarak gösterir, ama haftanın diğer günlerinde tamamen bedensel ve dünyasal bir hayat yaşayarak günah içerisinde yüzmeye devam ederler. Bencil ve çıkarcı oldukları halde, başkalarıyla ve onların ihtiyaçlarıyla ilgileniyormuş gibi görünürler. Kıskançlık – Çekememezlik. W.E. Vine, bunu diğerlerinin kazançlarını ya da zenginliklerini görmekten ya da duymaktan kaynaklanan rahatsızlık duygusu olarak tanımlıyor. İsa’yı ölüme mahkûm etmesi için O’nu Pilatus’un eline teslim ettiren unsur, başkâhinin kıskançlığıydı (Mat.27:18). Kıskançlık bugün de öldürmeye devam etmektedir. Kadınlar komşularını bir takım nedenlerden dolayı kıskanabilirler. Örneğin, komşularının ev ve bahçeleri kendilerininkinden daha güzel olabilir, daha şık elbiseler giyebilir ya da evlerinde daha iyi yemekler pişebilir. Bir erkek ise komşusunun yeni aldığı arabadan ya da takım elbisesinden övgüyle söz edebilir. Oysa onun asıl düşündüğü şudur: “Ben ona gösteririm. Onunkinden daha iyisini, daha güzelini alayım da görsün bakalım.” İftira (Çekiştirme) – Bir kimse hakkında doğru olmayan iddialarda bulunmak, saygınlığını zedeleyecek şekilde konuşmak. İftira, başka birisine çamur atmakla kişinin kendisini daha temiz gösterme çabasıdır. İftiralar kendisini çeşitli şekillerde gösterebilir. Örneğin, birisi şöyle diyebilir: “Evet, o aslında çok iyi, çok hoş bir insandır, ama şu hatası var ki…” ve sonra alır bıçağı eline ve o kişinin sırtına saplamaya başlar. Ya da bu iftira kendisini dinsel bir biçimde şöyle gösterebilir: “Sana sadece dua edesin diye söylüyorum. Falanca kardeşin neler neler yaptığını biliyor muydun?” der ve sonra da o kişiyi arkasından vurur. Bütün bunlar, “Komşunu da kendin gibi seveceksin!” şeklindeki temel buyruğun çiğnenmesidir. Bu nedenle, Petrus’un bizi bunlardan kararlılıkla kurtulmaya çağırmasına şaşırmıyoruz. 2:2 Yeniden doğuşumuzun gerektirdiği ikinci bir zorunluluk da hilesiz sütü andıran söze özlem duymamızdır. Bir önceki ayette sıralanan günahlar ruhsal büyümeyi engellemekte, oysa Tanrı’nın katıksız sözü ruhsal büyümeyi daha çok besleyerek hızlandırmaktadır. Yeni doğmuş bebekler terimi, Petrus’un okuyucularının Rab’be yeni gelmiş imanlılar olduğu anlamına gelmez. Bu kişiler uzun bir süre önce Rab’be gelmiş olabilirler. Ama imanda ister genç ister yaşlı olsunlar, tıpkı yeni doğan bebeklerin ana sütünü arayıp özledikleri gibi, kendileri de Tanrı sözünü arayıp özlemelidirler. Sağlıklı bir bebeğin süte duyduğu özlemi, bebeğin sabırsızlığına ve kararlı bir şekilde sütü emip yutmasına bakarak anlayabiliriz. Bir imanlı, ruhsal olarak ancak hilesiz sütü andıran Tanrı sözü ile büyüyebilir. 1 Ruhsal büyümenin ulaşabileceği son nokta, Rabbimiz İsa Mesih’e benzer olmaktır. 2:3 Çünkü Rab’bin iyiliğini tattınız. Hilesiz ruhsal süte susamak için ne büyük bir neden! Eski çevirideki, “tattınızsa” kelimesi, herhangi bir şüpheyi dile getirmez; çünkü burada şöyle diyor: Biz tattık ve Rab’bin iyi olduğunu gördük (Mez.34:8). İsa’nın bizim uğrumuza kurban olması, Tanrı’nın açıklanamaz iyiliği ve sevgisinden kaynaklanmıştı (Tit.3:4). O’nun iyiliğinden şimdiye kadar tattıklarımız, O’nu daha fazla tadabilmemiz için bizi daha da iştahlandırmalıdır. O’na yakın olmanın verdiği tat, O’ndan ayrılıp uzaklaşma düşüncesine karşı büyük bir korku yaratmalıdır.
Ç. İnanlının Yeni Evi ve Kâhinliğindeki Ayrıcalıkları (2:4-10)
|
a. | 21 | “Mesih… uğrunuza acı çekerek…” | Yşa.53:4-5’e bakınız |
a. | 22 | “O günah işlemedi, ağzından hileli söz çıkmadı” | Yşa.53:9’a bakınız |
a. | 23 | “Kendisine sövüldüğünde sövgüyle karşılık vermedi” | Yşa.53:7-9’a bakınız |
a. | 24 | “Günahlarımızı çarmıhta, kendi bedeninde yüklendi” | Yşa.53:4, 11’e bakınız |
a. | 24 | “O’nun yaralarıyla şifa buldunuz” | Yşa.53:5’e bakınız |
a. | 25 | “Yolunu şaşırmış koyunlar gibiydiniz” | Yşa.53:6’ya bakınız |
Kurtulduğumuz zaman Çoban’a – koyunları uğruna canını veren iyi Çoban’a (Yu.10:11); uğrunda kanını döktüğü sürüsünü hiç yorulmadan tatlı bir şekilde güden Çoban’a; ve yakında sürüsünü göklerdeki yeşil otlaklara götürmek için ortaya çıkacak olan ve bir daha kendisinden asla ayrılmayacağımız Baş Çoban’a geri dönüyoruz.
Rab’be dönmek, canlarımızın Gözetmeni’ne 9 geri dönmek demektir. Bizler ilk yaratıldığımızda O’na aittik, ama sonra günah nedeniyle kaybolduk. Şimdi ise O’nun yüceliğine geri döndük ve artık sonsuzluklar boyunca esenlik ve güvenlik içerisinde olacağız.
Kutsal Kitap
1 Bu nedenle her kötülüğü, hileyi, ikiyüzlülüğü, kıskançlığı ve bütün iftiraları üzerinizden sıyırıp atın.
2 Yeni doğmuş bebekler gibi, hilesiz sütü andıran Tanrı sözünü özleyin ki, bununla beslenip büyüyerek kurtuluşa erişesiniz.
3 Çünkü Rab’bin iyiliğini tattınız.
4 İnsanlarca reddedilmiş, ama Tanrı’ya göre seçkin ve değerli olan diri taşa, Rab’be gelin.
5 O sizi diri taşlar olarak ruhsal bir tapınağın yapımında kullansın. Böylelikle, İsa Mesih aracılığıyla Tanrı’nın beğenisini kazanan ruhsal kurbanlar sunmak üzere kutsal bir kâhinler* topluluğu olursunuz.
6 Çünkü Kutsal Yazı’da şöyle deniyor: “İşte, Siyon’a* bir taş, Seçkin, değerli bir köşe taşı koyuyorum. O’na iman eden hiç utandırılmayacak.”
7 İman eden sizler için bu taş değerlidir. Ama imansızlar için, “Yapıcıların reddettiği taş Köşenin baş taşı,” “Sürçme taşı ve tökezleme kayası oldu.” İmansızlar Tanrı’nın sözünü dinlemedikleri için sürçerler. Zaten sürçmek üzere belirlenmişlerdir.
8 (SEE 2:7)
9 Ama siz seçilmiş soy, Kral’ın kâhinleri, kutsal ulus, Tanrı’nın öz halkısınız. Sizi karanlıktan şaşılası ışığına çağıran Tanrı’nın erdemlerini duyurmak için seçildiniz.
10 Bir zamanlar halk değildiniz, ama şimdi Tanrı’nın halkısınız. Bir zamanlar merhamete erişmemiştiniz, şimdiyse merhamete eriştiniz.
11 Sevgili kardeşler, size yalvarırım, cana karşı savaşan benliğin tutkularından kaçının. Çünkü bu dünyada yabancı ve konuksunuz.
12 İnanmayanlar arasında olumlu bir yaşam sürün. Öyle ki, kötülük yapanlarmışsınız gibi size iftira etseler de, iyi işlerinizi görerek Tanrı’yı, kendilerine yaklaştığı gün yüceltsinler.
13 İnsanlar arasında yetkili kılınmış her kuruma -gerek her şeyin üstünde olan krala gerekse kötülük yapanların cezalandırılması, iyilik edenlerin onurlandırılması için kral tarafından gönderilen valilere Rab adına bağımlı olun.
14 (SEE 2:13)
15 Çünkü Tanrı’nın isteği, iyilik yaparak akılsızların bilgisizliğini susturmanızdır.
16 Özgür insanlar olarak yaşayın, ancak özgürlüğünüzü kötülük yapmak için bahane etmeyin. Tanrı’nın kulları olarak yaşayın.
17 Herkese saygı gösterin. İmanlı kardeşlerinizi sevin, Tanrı’dan korkun, krala saygı gösterin.
18 Ey hizmetkârlar, efendilerinizin yalnız iyi ve yumuşak huylu olanlarına değil, ters huylu olanlarına da tam bir saygıyla bağımlı olun.
19 Haksız yere acı çeken kişi, Tanrı bilinciyle acıya katlanırsa, Tanrı’yı hoşnut eder.
20 Çünkü günah işleyip dövüldüğünüzde dayanırsanız, bunda övülecek ne var? Ama iyilik edip acı çektiğinizde dayanırsanız, Tanrı’yı hoşnut edersiniz.
21 Nitekim bunun için çağrıldınız. Mesih, izinden gidesiniz diye uğrunuza acı çekerek size örnek oldu.
22 “O günah işlemedi, ağzından hileli söz çıkmadı.”
23 Kendisine sövüldüğünde sövgüyle karşılık vermedi, acı çektiğinde kimseyi tehdit etmedi; davasını, adaletle yargılayan Tanrı’ya bıraktı.
24 Bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. O’nun yaralarıyla şifa buldunuz.
25 Çünkü yolunu şaşırmış koyunlar gibiydiniz, şimdiyse canlarınızın Çobanı’na ve Gözetmeni’ne döndünüz.
1. Bazı İngilizce metinlerde “kurtuluşa kavuşasınız diye” şeklinde geçmektedir. Bu durumda böyle bir ifade, kurtuluş güvencesine bazı şüpheler getirebilir.
2. Yeni Antlaşma Grekçe’sinde, lithon (taş) ile akrogoniaion (köşenin baş) kelimeleri birleştirildiğinde “köşenin baş taşı” anlamını vermektedir.
3. Buradaki “imansızlar” kelimesi aynı zamanda “itaat etmeyenler” anlamına da gelir. Çünkü İncil’e inanmak, İncil’e itaat etmek anlamına geldiğine göre, bu her ikisindeki anlam hemen hemen aynıdır.
4. Türkçe çevirilerde geçen “olumlu, örnek ya da yararlı” kelimelerinin Grekçe orijinali kalos kelimesidir. Anlam olarak “soylu, sevimli ve güzel” demektir. İngilizce’ye Grekçe’deki bu kökten geçen calligrapy kelimesi, güzel yazım demektir ki, bu da Türkçe’ye “hattatlık” olarak çevrilmektedir.
5. Charles R. Erdman, The General Epistles, s.66.
6. Jowett, Redeemed Family, s.88, 89.
7. Leslie T. Lyall, Red Sky at Night, s.81.
8. F.B. Meyer, Tried by Fire, s.91
9. Grekçe’deki episkopos sözcüğü Türkçe’ye nazır, gözetmen ya da gözetici olarak çevrilmektedir.