“Kardeşler kendimi bunu kazanmış saymıyorum.” (Filipeliler 3:13)
Elçi Pavlus kendisinin kazanmış ya da varmış olduğunu düşünmüyordu, bizlerin de aynı düşüncede olmamız gerekir. Hepimizin değişmeye ihtiyacı var. Liu Shao-chi şöyle dedi:
“İnsanların ihtiyaç içinde olduklarının ve değiştirilebileceklerinin farkında olmaları gerekir. Kendilerinin değişmez, mükemmel ve kutsal olarak ya da reform yaşamanın ötesinde olarak görmemeleri lazımdır. Aksi takdirde, insanlar gelişme gösteremezler.”
Sorun, çoğumuzun kendimizde olacak değişikliklere karşı koymamızdan kaynaklanır. Ancak başka kişilerin değiştiklerini çok büyük bir istek ile görmeyi arzu ederiz. Kişilikleri bizi kızdırır ve yenilenmelerini isteriz. Ama ya kendi huylarımızdan haberimiz yoktur ya da onları devam ettirmek ile doyum buluruz. Başka birinin gözündeki kıymığı çıkartmak isteriz, ama kendi gözümüzdeki merteğe hayranızdır. Diğer kişilerin hataları ve başarısızlıkları korkunçtur, ama bizim hata ve başarısızlıklarımız gözümüze hoş görünürler.
Sorun kendi irademizde bulunur. Eğer gerçekten ister isek, değişebiliriz. Karakterimizde bazı istenmeyen özelliklere sahip olduğumuz gerçeği ile yüzleştiğimiz takdirde, daha iyi kişiler olma konusunda bir başlangıç yapmış oluruz.
Ancak ne tür değişikliklerin gerektiğini nasıl bilebiliriz? Bu konuda başvuracağımız yollardan biri, Tanrının Sözünün bir ayna olarak iş görmesine izin vermektir. Tanrı Sözünü okudukça ve çalıştıkça ne olmamız gerektiğini ve olması gerekenden ne kadar uzak düşmüş olduğumuzu görürüz. Kutsal Kitap hatalı olduğumuz bir konuda bizi mahkum ettiği zaman, bu gerçek ile cesaretle yüzleşmemiz ve bu konuda bir şeyler yapmaya karar vermemiz gerekir.
Mesih’e benzemediğimiz konuları öğrenmemizin bir başka yolu da akrabalarımızın ve dostlarımızın sözlerine özenle kulak vermektir. Onların önerileri bazen kadife bir eldiven şeklinde bazen de bir balyoz şeklinde gelirler. Uyarılar gizli ya da açık olabilir, ama mesajı almamız ve onu minnettarlık ile kabul etmemiz gerekir.
Aslında, dostların sevgi dolu eleştirilerini beslemek, çok yararlı bir uygulamadır. Örneğin, şöyle diyebiliriz:
“Umarım kendini, kişiliğimdeki herhangi istenmeyen bir özelliği ya da diğer kişileri sinirlendiren tavırları bana söyleyecek kadar özgür hissediyorsundur.”
Gerçek bir dost bu söylediğinizi yapacaktır.
Yaşamlarını kilisede, evde ya da toplulukta sıkıcı kişiler olarak geçirenleri düşündüğümüz zaman üzülürüz; çünkü kimse onlarla arkadaşlık etmez ve değişmeye istekli değillerdir.
İnsanlara yanlış davrandığımız alanları bulup ortaya çıkarmak için zaman ayırdığımız ve bunun için uğraştığımız takdirde ve bu alanlarda olumlu adımlar attığımız takdirde, birlikte yaşanması daha kolay insanlar haline geleceğiz.